Ramazan demek fırınlarda uzun kuyruklar bekleyerek aldığımız pide ya da camilerde minareler arasına asılan mahyalar demek değil sadece. Bunlar ayların sultanına bizim atfettiğimiz özellikler. Dünyanın başka ülkelerinde de ‘ah nerede o eski Ramazanlar' diyen Müslümanlar var. Çünkü onların da kaybolmaya yüz tutan, Ramazan ile özdeşleşmiş gelenekleri mevcut.
Ramazan geldi, yakılsın lambalar, çıksın fanuslar!
Mahya İstanbul'da ne ise rengarenk lambalar ve fanuslar da Mısır'da o. Hatta belki daha fazlası. Çünkü ışıklandırılan tek alan cami minarelerinin arası değil. Mısırlılar, Ramazan ayını sokaklara, evlere, camilere astıkları irili ufaklı lamba ve fanuslarla geçiriyor. Bu renkli geleneğin kökeni bir rivayete göre Fatımi Halifesi el-Muizz li-Dinillah'ın 969 yılında Kahire'ye gelişinde Mısır halkının kendisini yüzlerce lambayla karşılamasına dayanıyor. Fatımi Halifesi el-Hakim bi-Emrillah'ın Ramazan boyunca Kahire sokaklarının lambalarla aydınlatılmasını istediğine yönelik bir başka rivayet daha var. Hatta halifenin hilali gözlemlemek için yanında şarkı söyleyip kandil tutan çocuklarla birlikte Kahire sokaklarında dolaştığına dair bir başkası daha… Neticede sebebi ne olursa olsun bugün Mısır sokakları Ramazan'ın gelişinden itibaren bir ay boyunca kimisi mumlu kimisi pilli rengarenk fenerler ve lambalarla ışıl ışıl. Bu arada Mısırlılar sadece sokaklarını süslemiyor. Evlerinin içini de Ramazan boyunca başta hilal şeklinde olmak üzere çeşitli süs eşyalarıyla süslemek, bu kıymetli aya özel geleneklerden.
Malezya'da cami önlerinde çorba ikramı
Malezya'nın Melaka, Jahor ve Kedah gibi eyaletlerinde Ramazan'ın ilk günü resmi tatil. Uzun yıllardır süregelen geleneklerden biri ise ‘bubur lambuk' dağıtımı. Bubur lambuk; pirinç, kıyma, tarçın, sarımsak, karanfil, kişniş gibi baharatların birleşimiyle yapılan bir çorba ve Ramazan ile özdeşleşmiş bir lezzet. İftarların vazgeçilmez çorbası bubur lambuk, bir ay boyunca cami ve mescit önlerinde, ikindi namazı sonrası açılan tezgâhlarda halka ücretsiz dağıtılıyor. Ramazan boyunca her köşe başında bir akşam pazarı kurulması da hem Malezya hem Endonezya'ya özgü bir âdet. Bir de teravihten sonra camilerde kueh adlı bir tatlı ve çaydan oluşan Moreh ikramı var. Bu gelenek Endonezya ve Singapur'da da yaygın.
Endonezyalılar Ramazan'a nehirde yıkanarak giriyor!
Dünyanın en fazla Müslüman nüfusa sahip ülkesi Endonezya'da kökü geçmişe dayanan o kadar çok Ramazan geleneği var ki, ülkenin farklı bölgeleri farklı geleneklerle anılıyor. Hatta bazılarının Hint geleneğinden etkilenerek bugünlere ulaştığını söylemek mümkün. Mesela Balimau. Bu geleneğe göre Batı Sumatra bölgesinde yaşayan halk; göl, nehir, göletlere girip Ramazan öncesi yıkanıyor. Geleneğin oruca başlamadan önce temizlenmek, arınmak gibi sembolik bir anlamı var. Yıkanma işlemi akşam ezanıyla bitiyor. Daha çok Açe'de yaşatılan bir başka geleneğin ismi Meugang. Bu geleneğe göre Ramazan'ın başlamasından ve bayramdan bir gün önce büyükbaş hayvanlar kesiliyor ve akşam yemeğinde yeniyor. Aynı zamanda varlıklı kişiler maddi durumu iyi olmayan kişilere bu etlerden dağıtıyor. Nyadran adlı bir başka geleneğe göre de aileler, akrabalar ve arkadaşlar Ramazan'dan önce bir araya gelerek kek yiyor ve birbirlerinden helallik istiyor. Ayrıca sahur yapıldıktan sonra sabah namazını camide kılmak ve yine camide Kur'an okumak oldukça yaygın.
Faslılar sahura davulla değil, nefarla kalkıyor
Gelelim Mağrip ülkesi Fas'a. Fas'ta yerini kısmen modern araçlara bıraksa da Ramazan geleneklerinin etkisi hâlâ çok güçlü. Hemen her Müslüman ülkede bulunan Ramazan davulcusu ve iftar topunun yanı sıra oruç tutanları sahura kaldırmak ve iftarı haber vermek için başka araçlar da var. Bu iş için görevlendirilen kişiler Faslıların sahura kalkması için sokaklarda dolaşıp üflemeli bir çalgı olan nefar çalıyor hatta bazen ailelere ismiyle sesleniyor. İftar vakti geldiğinde ise akşam ezanından saniyeler önce zowaka adı verilen yüksek sesli bir siren çalınıyor. Fas'ta yıl boyu camilerde kapüşonlu, tüm vücudu örten entari şeklindeki yerel giysi cellabe ve altına renkli babuş adı verilen terlikler giyilmesine dikkat ediliyor. Ramazan geldiğinde bu giysinin satışında patlama yaşanıyor. Çünkü bu ayda yeni cellabe ve babuş giymek Fas'ta adı konulmayan geleneklerden. Ayrıca Kadir Gecesi'ne de büyük önem veriliyor. O gece aileler ve akrabalar evlerde bir araya gelip hediyeleşiyor. Ayrıca sadece bu geceye özgü olarak evlerde M'bakhra adı verilen özel koku yakılıyor.
Brunei'de mesai 6 saat
Yemen'de erkeklerin gözüne sürme çekiliyor. Çocuklar tamasi adı verilen ilahiler söylüyor. Evlerin içi Ramazan için süsleniyor.
Irak'ta iftardan sahura kadar kafeler açık oluyor ve buralarda çeşitli eğlenceler, yarışmalar ve oyunlar düzenleniyor.
Libya'da sokaklara Mawaed al-Rahman adı verilen bereket sofraları kuruluyor. Libyalılar, bu sofralarda yer alan yiyeceklerden ücretsiz bir şekilde alıp iftarını açabiliyor.
Brunei'de memurlar, Ramazan boyunca günde sadece altı saat çalışıyor.
Suriye'de Ramazan ayı üç ayrı zaman diliminde ayrı ritüellerin yapıldığı bir ay olarak geçiyor. İlk 10 günde genelde akraba ziyaretleri yapılırken ikinci 10 gün, mağfiret zamanı olarak değerlendiriliyor. Müslümanlar sadece Allah'a tövbe etmekle kalmıyor, kavgalı olduğu yakınlarıyla da helalleşiyor. Son 10 günlük dilim ise alışveriş ve bayrama hazırlık dönemi.
Dünyadan iftar lezzetleri
Ramazan geleneklerinden bahsederken yeme içme kültürü üzerine kalem oynatmamak olmaz. Nasıl ki bizde pide, güllaç gibi bu ayla özdeşleşen lezzetler varsa dünyanın geri kalan Müslüman ülkelerinde de adı anılınca direkt Ramazan'ı hatırlatan yiyecekler var. En çok da tatlılar. Arap coğrafyasının genelinde özellikle Ramazan ayı boyunca yapılan bir tatlı var ki biz de kendisini tanıyoruz: Kadayıf. Aslında Türkiye'de de kadayıf Ramazan tatlısı olarak biliniyor fakat eski rağbet yok. Arap ülkelerinde ise Ramazanlar onsuz düşünülmüyor. Farklı çeşitleri olsa da un, yumurta, fıstık, ceviz karışımından yapılan bir tür hamur tatlısı. Mısır'ın milli yemeği ‘ful medames' (güveçte fava fasulyesi) de aynı zamanda Ramazan yemeği. Faslıların ‘harira' çorbası var bir de. Kadınların gerektiğinde ısıtmak üzere buzluğa koyacak kadar vazgeçemediği bu çorbada et, kuru bakliyat, sebze ve baharat gibi malzemelerden bol bol kullanılıyor. Cezayir'de ise Ramazan denince akla gelen ilk lezzet ‘lham lahlou' adlı tatlı-tuzlu karışımı bir yiyecek. ‘İçinde kuzu eti de var çeşit çeşit meyve de' diyelim, gerisini siz düşünün. Nijeryalıların akarası (börülce kızartması), Etiyopyalıların doro wett'i (tavuk güveci) Lübnanlıların ‘baba gannuş'u, Endonezyalıların ‘nasi goreng'i var sonra… Tüm oruç tutanlara önce Allah kabul etsin, sonra afiyet olsun diyerek bu bahsi burada kapatalım madem.