31 Ocak 2014 Cuma

Namazı 'ikame eden' insan rüşvet almaz

Kur'an sureleriyle ilgili yazdığı kitapları çok satan bir ilahiyatçı Davut Aydüz. En çok okunan ve bilinen surelerin tefsirini halkın anlayacağı dilde, akademik üsluba kaçmadan yazıyor. Mehtap TV'de yaptığı “Kur’an’ı Anlamaya Doğru” programında bu surelerin tefsirini yapıyor. Burç FM'deki “Tefsir Sohbetleri” programı ise 14 yıldır devam ediyor. Sakarya Üniversitesi İlâhiyat FakültesindeTefsir Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Aydüz hoca ile en çok satanlar listesinde yer alan “Namazı Anlayarak Kılmak” kitabı ve tefsir-meal okumaları üzerine konuştuk.18 kitabınız var ve ağırlıklı olarak sure tefsirleri üzerine… İlahiyatta öğrencilere yönelik yaptığım çalışmaları halk düzeyine indirme fikriyle bu çalışmalara başlamıştım. İnsanların çok okuduğu, birçoğunun ise ezbere bildiği surelerden mesela Yasin Suresi, adab-ı muaşereti ve ahlakı öğreten Hucurat Suresi'nin tefsirini yaptım. Peşinden ahireti bize hatırlatması açısından Kaf Suresi'ni tefsir ettim. Daha sonra Fetih Suresi ve ardından aşırlar geldi. Her çalışmanın ardından halkın çok teveccüh edip istifade ettiklerini gördüm.18 kitabınız var ve ağırlıklı olarak sure tefsirleri üzerine… İlahiyatta öğrencilere yönelik yaptığım çalışmaları halk düzeyine indirme fikriyle bu çalışmalara başlamıştım. İnsanların çok okuduğu, birçoğunun ise ezbere bildiği surelerden mesela Yasin Suresi, adab-ı muaşereti ve ahlakı öğreten Hucurat Suresi'nin tefsirini yaptım. Peşinden ahireti bize hatırlatması açısından Kaf Suresi'ni tefsir ettim. Daha sonra Fetih Suresi ve ardından aşırlar geldi. Her çalışmanın ardından halkın çok teveccüh edip istifade ettiklerini gördüm.Yeni bir sure üzerinde çalışıyor musunuz?İki senedir Kur'an-ı Kerim'in en güzel kıssasını ihtiva eden Yusuf Suresi'nin tefsiri üzerinde çalışıyorum. En çok bilinen ve sevilen kıssalardan. Eski yeni 15-20 tefsirde incelemeler yapıyorum, ana kaynakların hepsinden istifade etmeye çalışıyorum.Kimi ilahiyatçılar televizyonlara çıkıp manasını anlamadan Kur'an-ı Kerim'i okunmanın hiçbir sevabı olmadığını söylüyor…Doğru söylemiyorlar. Kur'an-ı Kerim manasını anlamadan okunsa da sevabı var. Fakat şu da unutulmamalı Allah, Kur'an'ı bize manasını anlamadan papağan gibi tekrar edelim diye göndermemiş. Nebe Suresi'nde Kur'an-ı Kerim'in en mühim mesaj olduğu belirtiliyor. Ancak insanlar merak edip O'nu açıp okumuyorlar. Rabb'im bana neyi emrediyor, neyi yasaklıyor merak edilmiyor! Arapçasından da okuyacağız, ama manasını da öğreneceğiz. Benim altını çizerek vurgulamak istediğim meal okunacaksa açıklamalı bir meal okunmalı. Açıklaması olmayan meal okunduğu zaman, islâmî bilgi altyapıları da yoksa ayetlere yanlış manalar verebilirler. Bu hususta özellikle Suat Yıldırım hocamızın mealini tavsiye ediyorum. İşin ehli bir müfessir.Tefsir olarak hangi eserleri tavsiye edersiniz?Elmalılı Hamdi Yazır'ın ‘Hak Dini Kur'an Dili', Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ‘Kur'an Yolu' tefsiri okunabilir.Günümüzde çok kolay tefsir yapılıyor. Takvim yaprağının arkasından ayet okunup Allah şöyle demiş diye ahkâm kesiliyor. Bu ne gibi problemlere yol açabilir?İtikadî- amelî anlamda problemler çıkabilir. Siyasi duygu düşünceyle eskiden beri tefsir yapmışlar. Bunlara mezhebi/fırka tefsirleri diyoruz. Herkes kendi mezhebini haklı göstermek için Kur'an-ı Kerim'e sarılmış. Mu’tezile, Cebriyye, Kaderiyye, Hariciler, Şia ve benzeri gruplar kendilerini haklı göstermek için Kur'an-ı Kerim'i kendi görüşlerine uydurmaya çalışmışlar. Hâlbuki onlar mezheplerini Kur'an'a uydurmaya çalışmaları lazımken onlar Kur'an'ı mezheplerine uydurmaya çalışmış. Ayetleri ona göre tefsir etmişler. Böyle çalışmalar günümüzde de oldu. 28 Şubat sürecinde birileri iktidara yaranmak için Kur'an-ı Kerim'de başörtüsü yok dediler.Meal üzerinden fetva verenler de var. Kur'an İslam'ı, Kur'an Müslümanlığı, Kur'an'a dönelim deniyor... Ne kadar doğru?“Kur'an İslam'ı, Kur'an Müslümanlığı, Kur'an’a dönelim” bunlar, iyi gibi görünen tuzak ifadeler. Kur'an bize yeter diyorlar. Efendimiz'i (hâşâ) bir postacıya benzetiyorlar! Nasıl ki postacı size mektubunu getirir. Bir daha postacıyla irtibatınız kalmaz. Peygamberimiz de güya postacıymış Kur'an-ı Kerim'i getirmiş ve gitmiş. Bunun altında sünneti inkar yatıyor. Kur'an-ı Kerim'in mealinden İslami yaşamaya çalışıyorlar. Böyle diyenlerin çoğu namaz bile kılmıyorlar. Çünkü onlara göre mesela “salât” kelimesinin namaz manası var ama dua manası da var. Ben günde birkaç defa duada ediyorum diyen var, bizim ilahiyat hocaları arasında bile.Tefsir kitaplarınızın yanında bir de “dinlerarası diyalog”la ilgili bir kitabınız var. Nasıl ve neden böyle bir kitap yazdınız?Tefsirci olarak diyalogla çok irtibatım yoktu. Türkiye'de birileri diyalog yapıyor birileri de veryansın onları ciddi tenkit ediyordu. 28 Şubat döneminde insanlar diyalogcular ve karşıtları diye gruplara bölünmüştü. Ben de diyalog nedir, Kur'an'da, hadislerde, İslam tarihinde diyalog var mı yok mu? diye araştırdım. ‘Tarih Boyunca Dinlerarası Diyalog' kitabı ortaya çıktı. Gördüm ki diyaloğun dinî ve tarihî temelleri var. Ayet ve hadislerde de bunu gördüm. İslam tarihinde de var.Bugün Müslümanlar olarak dinler arası diyalog yapmak mecburiyetinde miyiz?Bu ne misyonerliktir ne de başka bir şey. Özellikle Amerika'daki 11 Eylül hadisesinden sonra İslam, terör dini; Müslümanlar terörist olarak görülmeye başlandı. Maalesef İslamiyet'in imajı çizildi, lekelendi. Dünya çapında bütün Müslümanlar dinler arası diyalog yapıp, her dinden, medeniyetten, kültürden insanlarla birebir görüşüp diyaloga girip; “İslam terör dini değil, Müslüman'dan terörist, teröristten Müslüman olamaz” denmesi lazım. Dinler arası diyalogdan bunu hedefliyoruz. İslam barış dinidir. İslam'da bir insanı öldürmek bütün insanları öldürmek demektir. Bu intihar saldırıları ve benzeri şeylerin Müslümanlıkla alakası yok. Biz dinler arası diyalog yapmakla İslam'ı birinci elden ve de doğru bir şekilde karşı tarafa anlatma imkânı elde ederiz. Esas amacımız budur. Özellikle eli kalem tutan yazan çizen insanlara, “yaşadığınız asırda yanlış anlaşılan ve anlatılan İslam’ı doğru bir şekilde niçin anlatmadınız” diye Allah sorar. Ama bazı insanlar art niyetlerinden midir bilemiyorum diyalog yapmadıkları gibi yapanlara da veryansın edip tenkit edip aleyhlerinde gıybet dedikodu ediyorlar.‘Namazı anlayarak kılmak' kitabınızda namaz için yapılması gereken çok şeyin olduğunu söylüyorsunuz. Bunlar nelerdir?Namaz kılan kimsenin, okuduğu duaların ve surelerin mânâsını bilmesi, ibadetin, huşu ve huzur içinde hissedilerek eda edilebilmesi için önemli.Namazını anlayarak kılmak kitabında bunun üzerinde çok durdum. Namazda okuduğumuz surelerin ve duaların anlamını bilirsek başka şeyler düşünmeyiz ve namaza daha iyi konsantre oluruz.Çalışmanızda özellikle namazı kılmak ve ikame etmek ayrı şeylerdir diyorsunuz. Niçin?Normalde hep namazı kılmak diyoruz. Hâlbuki namazı kılmak ifadesinin içerisinde namazı alelacele kılmak, aradan çıkarmak, tadili erkâna riayet etmeden kılmak gibi manalar da var. Kur'an-ı Kerim'de de Allah bize namaz kılın demiyor da namazınızı ikame edin diyor. Namazı dört dörtlük huşu içerisinde tastamam kılmak namazı ikame etmektir. Biz ise namazı kılmış olmak için kılıyoruz. İkame etmiyoruz.Peki, nasıl huşu içerisinde namaz kılınır?Bu çok zor meselelerden biri. Her zaman o huşuyu yakalamak çok zor. Hep mücadele etmeyi gerektiriyor. Mücadele de insana sevap kazandırır.İnsanlar namazı ‘ikame etmedikleri' için mi ayetin dediği gibi namazları onları hayasızlıklardan ve günahlardan alıkoymuyor?“Namaz insanı hayasızlıklardan ve günahlarda alıkoyar.” (Ankebut, 45) ayet-i kerimesinin açıklaması olarak söylüyorum; bir insan şuurlu, bilerek namaz kılıyorsa, bu insan esnafsa müşterisini aldatmaz, memursa rüşvet almaz. Eğer alıkoymuyorsa demek ki o adam şuurlu namaz kılmıyor, namaz kılıyor görünüyor.Böyle biri namaz kılmasın mı?Hayır, namaz kılsın ama bu kötülüklerden de uzak dursun. Esas ondan istenen şey budur. Namazı akıllı şuurlu kılıyorsa günahlardan uzak durması lazım.Her gün, en azından bir sayfa Arapçasından, bir sayfa da mealinden Kur'an okunmalı. Böylece yaklaşık iki senede Kur'an-ı Kerim'in meali bitirilebilir. Tatil günlerinde ikişer üçer sayfa okunsa bir senede biter.Kitaplarımı aileme ithaf ediyorumHafta sonları yurtiçi ve yurtdışı sempozyumlara gidiyorum. Radyo ve televizyon programları için sık sık İstanbul'a geliyorum. Ömrüm yolda geçiyor. Eşimi ve çocuklarımı ihmal etmiş olabilirim. Haklarını helal ederler inşallah. Gönüllerini almak için yazdığım kitapları eşime, kızıma, oğluma ayrı ayrı ithaf ettim. Başta Allah’ın inâyeti ve onların desteği olmazsa bu kadar işi zor yapardım.İHL’ye en zor dönemde gönderdimÇocuklarımı 28 Şubat sürecinde kimsenin çocuğunu imam hatibe göndermediği günlerde imam hatibe gönderdim. Hocaefendi o dönem “imam hatipleri yalnız bırakmayalım, sahip çıkalım” demişti. Bu yüzden göndermiştim. Kızım İstanbul İlahiyat mezunu. Kur'an kursu hocalığı yapıyor. Oğlum Samsun İlahiyat'ta okuyor. İslam alimleri ilk derslerini babasından dedesinden almışlar. Ben de başkalarına faydalı olurken oğluma da kızıma da faydalı olayım dedim.İLAHİYAT ÖĞRENCİLERİ EKSİK EĞİTİM ALIYORHangi hocalardan ders aldınız?Türkiye de o dönem itibarıyla İslam fıkıhçılarından belki en iyisi merhum Ruhi Özcan, merhum İbrahim Canan, Suat Yıldırım'dan ders aldık. Fakültemizin dekanı Yusuf Ziya Kavakçı idi. (Merve Kavakçı'nın babası)İslami İlimler Fakültesi'nde eğitim aldınız. Şimdiki ilahiyat fakültelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?Genel olarak bizim ilahiyat fakültelerinin eğitim ve öğretiminde ciddi eksiklikler var. 20 senedir ilahiyat fakültesinde görev yapan bir hoca olarak biraz tenkit edeyim; İlmihal, fıkıh kitaplarını, en kısa özet bir tefsiri, bir Kur'an mealini bile baştan sona okutamıyoruz. En önemli hadis kitaplarımızdan olan Kütüb-i Sitte'den Buhari, Müslim, Tirmizi gibi hadis kitaplarından birisini bile baştan sona kadar okutamıyoruz. Dolayısıyla öğrencilerimiz ciddi bir eksiklikle mezun oluyorlar. Birçok ilahiyatta okutulmuyor.Eğer öğrenciler kendilerini dışarıda yetiştirmezlerse, yani özel Arapça ders almazlarsa, tefsir, hadis, fıkıh gibi kendini yetiştirecek özel şeyler okumazlarsa eksik yetişmiş olurlar.Siz dışarıdan ders aldınız mı?Bizim dönemimizde dışarıdan takviye derslere katılan epey öğrenci vardı. Ders okuma öğrenme iştiyakı daha çoktu. Erzurum'da yaz kış 5 sene dışarıdan ilave ders almaya çalıştım. Birçok camide medrese hocaları Allah rızası için ders verirdi. Biz de hadis, fıkıh, tefsir kitaplarımızı alır, -çiçeklerden bal toplayan arılar gibi- her hocadan ayır bir kitap takip ederdik. Ama en çok Sadi Çöğenli hocamdan istifade ettim. Kendilerinden istifade ettiğim bütün hocalardan Allah râzı olsun.Şimdiki öğrencilerin tutumu nasıl?Öğrencileri dışarıdan takviye ders okuyun diye teşvik ediyoruz. Kendim ve fakültedeki gayretli ve fedâkâr hocalarımız, öğle aralarında, öğrencilere dışarıdan takviye dersler veriyorlar. Ancak öğrenciler çok iltifat etmiyorlar. Biz mi size bir şey veremiyoruz, siz mi alamıyorsunuz? Yoksa müfredatta mı problem var? İlahiyat fakültesi öğrencilerine tavsiye ediyorum, siz okuldaki derslerle iktifa ederseniz belki bir diploma alırsınız ama çok bir şey öğrenemezsiniz.Eski öğrencilerle yeni öğrencilere değişen bir şey var mı?Eskiye göre bugünkü öğrencilerimizde bir motivasyon eksikliği var. Çok öğrenmek istemiyorlar. Sanki ilahiyata istemeye istemeye gelmişler. Mezun olalım da hiçbir şey bilmesek de önemli değil dercesine. Bu çok doğru bir şey değil.Sebebi ne olabilir?Her üniversiteye bir ilahiyat açılmaya çalışılıyor. Böyle olması da her fakülteye hoca bulmayı zorlaştırıyor. Öğrenciler çok düşük puanlarla geliyorlar. Öğrenciler boşta kalmamak için ilahiyatı tercih edebiliyorlar. O zaman da seviye düşüyor. Biz de ders anlatırken zorlanıyoruz. Ben 1981 Biga imam hatip mezunuyum. O yıllarda imam hatiplerde kalite çok iyiydi. Şu andaki ilahiyatların kalitesi, o günkü imam hatipler kadar maalesef. Bu da şu anki ilahiyatların sayısının çok fazla olmasından olabilir.Niçin tefsir alanını seçtiniz?İmam hatip lisesinde Mustafa Varlı hocamızdan Celaleyn tefsirini okuduk. Ciddi istifade ettim. Bize tefsiri sevdirdi. Rabbimizin bize mesajı olan Kur'an'ı anlama gayreti daha sonra da başkalarına anlatma aşkı şevki bizi tefsire yönlendirmiş oldu.k.kulaksiz@zaman.com.tr

29 Ocak 2014 Çarşamba

Cüretkar - Elda Minger

Kitap Adı: Cüretkâr

Yazar: Elda Minger

Orijinal Adı: The Dare

Çeviri: Ebru Balıkçı

Yayınevi: Koridor Yayıncılık

 Sayfa Sayısı: 288

Basım: 2006

Kalbin dışında kaybedecek hiçbir şeyin yok!

"Hayatta başarısız olmaktan ya da incinmekten daha kötü şeyler de varmış."

"Bu ne olabilir?"

"Hiç denememek."

Eski sevgilisi tarafından aldatılmış olan Mindy'nin içi düğün gününden önce bir türlü rahat değildi. Tom da onu aldatır mıydı acaba? Sıkıntısını en yakın arkadaşıyla paylaştı. Alyssa, en yakın arkadaşı Mindy için her şeyi yapabilirdi. Bu, onun için Tom'un bekarlığa veda partisine sızmak olsa bile. Hen de bir striptizci olarak!

Rahatsızlanan striptizci Bambi'nin yerine geçen Alyssa, masanın üzerinde kendinden geçmiş bir şekilde dans ederken sutyenini çıkarır ve karşıdan gelen adama atar. Adam evin sahibi ve sağdıçtır, ayrıca durumdan pek de memnun değildir... Her şeye rağmen ikili unutulmaz bir gece geçirirler. 

O gece Bambi peruklu ve maskelidir... Ve Cooper onu aklından çıkaramamaktadır. Peki ertesi günkü düğünde Coopar, Alyssa'yı tanıyabilecek midir?

Onlar tanışadursun biz gelelim kitaba...

O kadar hafif bir aşk hikayesi ki... 

Bir çırpıda okunacak, yormayacak, neşeli bir kitap.

Canınız sıkkınken okunacak türden...

Eğlenceli olmasının yanı sıra kitapta sevdiğim şeylerden biri karakterlerin karşılıklı duygularına yer verilmesiydi. İki tarafın da duygularını öğrendik. Ve kendilerini sorgulamaları, mantığa dayalı davranışları da hoşuma gitti.

Sevdiğim diğer şeyler: 

Kitapta bir açık arttırma sahnesi var ki kahkahalarla güldüm :)

Ve hayvanlar... Onlara da yer verilmesine bayıldım. Hele Le Pew adında bebek bir kokarca vardı ki ^_^ 

PUANIM: ♥♥♥♥ 

Kitabı birlikte okuduğumuz

Kitap Tutkusu'nun yorumu için TIKTIK

One Better Day'in yorumu için TIKTIK

ALINTI:

Alıntı kitabın ilk çeyreğinden ufak bir spoiler içerebilir. Okumadan önce dikkat! 

Odaya girdiğimde, dans ediyordun ve bana baktın. Sutyenini bana atmadan önce, ben gözlerinin içine baktım..."

"Sen yalancısın! Gözümün rengini nereden bileceksin. Maske takıyordum..."

Birden korkuyla durdu.

Her şey bitmişti.

Şah mat.

25 Ocak 2014 Cumartesi

Blog İkizimle Buluşma ve Uzak Doğu Mutfağı'nın Bize Garezi :)

Ktap Tutkusu'yla yine kahvaltıda buluştuk ve yine kahvaltı kısmını fotoğraflamayı unuttuk :D

 Bu resmi çaylarımızı uzun muhabbetimiz boyunca gidip gelirken çektim ^^ Ne kadar uzun konuşursak konuşalım konular bitmiyor ve hep yarım kalıyor :)

Daha sonra biraz turladık. Mephisto ve D&R'a girdik bol bol kitaplara baktık, fikir alışverişi yaptık.

Feci bir Sherlock fanı olarak Sherlock Holmes'un Sir Arthur Conan Doyle tarafından yazılmış tüm hikayeleri ve romanları elimde var. Ama bu kitabı kesinlikle istiyorum. Ekstra açıklamalarla genişletilmiş bir baskının ilk cildi. 60TL :'( 

Benim olacaksın bebeğim -_-

İkizime onun için anlamı olan horoz şekerlerden almıştım, o da aynı şekilde benim için anlamı olan sarı şekerlerden almış ^^ Çünkü biz ikiziz :p

Birkaç ufak şey daha almıştım kendisine. Aşağıda linkini vereceğim onun yazısında görebilirsiniz ^^

Ardından best friendim G. de bize katıldı. Daha önce Pudra Tozu'yla da tanışma fırsatı bulmuştu kendisi :p

Bu seferki planımız Sushi yemekti. Şansımıza da 3-5 saatleri arası şef hizmet veremiyormuş:( Resmen hayallerimiz suya düştü. Bir sonraki planımız olan Çin Restourant'ına gidelim dedik. 

Ve bu yazıyla karşılaştık. Tadilattaymış -_-

Sabah evden çıkarken elimizi yüzümüzü mü yıkamayı unuttuk anlamadım ki :(

Lütfen benimle ilgilenin, teselli edin :'(

Çok ihtiyacım var -_-

Sonuç ne mi?

Sütiş

Türk Mutfağı... Dürüm... 

Neye niyet neye kısmet :)

 Nasıl bir hayal kırıklığına uğradıysam ikizimin el kremine el koydum -_-

Hatta gaspettim -_-

Güle güle kullanayım değil mi? Örnek gülüş: Nihahaha ^^

Sonra G. ile Anadolu yakasına geçtik. 

Kadıköy Çaykur'u çok severim. Ortamını da, çayını da. Kadıköy'de buluşmuşsak çoğu arkadaşımı kesin sürüklemişimdir :D 

Belki bir gün sizle de rastlaşırız orada, lütfen tanımamazlıktan gelmeyin :p

Çay içtik, benim canım tatlı isteyince en makul seçenek, benim damak zevkime göre kötünün iyisi mozaik pasta yedik. Ve pastamdan böyle bir kalp bana gülümsüyordu :) Yediğim içtiğim çoğu şeyde kalp olması olağandır. Örnek sağda gördüğünüz son yediğim mantıdaki kalp :p

Evet biliyorum dolu dizgin bir aşk beni bekliyor :D Boşuna mı okuyoruz o kadar aşk romanı, herhalde yani... :p

İkizimi unuttum sanmayın, eve dönerken kendisi bu dünya tatlısı panda kupaları görmüş ve almış bize :)

Duyunca tepkim: Ne zaman buluşuyoruz? Ben henüz eve varmadım, geç değil :D 

Daha önceki buluşmamız, Kore Restourant'ı maceramız için TIKTIK

Bu günü ikizimden dinlemek için TIKTIK

Hepinizi öpüyor ve her buluşmamızda tayin ettiğimiz gibi bu buluşmamızın şarkısıyla veda ediyorum.

P.S: Mantıken bir Acıların Çocuğu, bir Batsın Bu Dünya daha uygun düşecekken, cool görünmeye çalışayım, onlar olmasın :p

24 Ocak 2014 Cuma

Özlem ÇELİK- KENDİ HAYATINI YAŞA

   Tavsiye üstüne kitap okumayı çok seven bir Kitap Bağımlısı olarak bu kitabı da sevgili kız kardeşim Pınar için okudum:) Pınar da hayatımızın anlamı kızı Masal Zeynep'i dünyaya getirmeden önce en az benim kadar çok kitap okurdu bunu da belirtmek istedim:) İnşallah Masal Zeynep annesinden ve teyzesinden de daha çok okuyan bir birey olur...    Tarihimi de attım...    Arka Kapak;  Keyifle okuyacağınız bir romantik komediye hazır mısınız?  Şimdi dürüst olma zamanı... Hangi kadın, "Muhteşem geri dönüşün" hayalini kurmadı? Ya da gerçek aşkı ararken komik durumlara düşmedi? Artılar ve eksiler listesi yapmadığınıza inanmıyorum. En az bir hayaliniz oldu gizlice kurduğunuz. Bir adama aşık oldunuz. Size aşık oldular. Bir yolculuk planladınız, gidemeyeceğiniz... Geleceğinizi okumak ya da geçmişinizi hatırlamak istemez misiniz?    Tam romantik komedi tadında bir kitap olmuş Kendi Hayatını Yaşa... Başkahramanımız Özlem'in başından geçen aşk ilişkilerini anlatıyor. Bolca hayal kırıklığı, aşk, acı, şehvet, seks var için de! Aslında okudukça günümüz kızlarının başından geçen klasik hikaye tadında! Ben çok çok bayılarak okumadım ama okunamıyacak kadar da kötü bir kitap değil. Kafanızı rahatlatacak, basit bir romantik komedi okumak istiyorum derseniz hadi size keyifli okumalar derim:)

Kıs mevsimi mü’minin ilkbaharı

‘Kış, mü’minin baharıdır.’ hadis-i şerifi zamanı ve mevsimleri manevî hayat açısından değerlendirme gereğine işaret ediyor. Kış mevsiminin mü’min için ilkbahar oluşu; gecelerin namaz, gündüzlerin de oruç için müsait olmasıyla açıklanıyor.Kâinat sürekli bir hareket halinde, akış ve oluş söz konusu. Zaman akıyor, asırlar tükeniyor, mevsimler değişiyor. Zaman döndü dolaştı, kış mevsimi geldi. Günler kısaldı, geceler alabildiğine uzadı. Gecelerin uzaması belki çoğu zaman yapmak isteyip de yapamadığımız fırsatları önümüze koydu. Aile ile oturup sohbet etme, onlarla ilgilenme, dost ve akraba ziyaretleri; öğrenciler için ders çalışma ve kitap okuma vakti hayli fazla. Bütün bunlar kışın uzun gecelerinde televizyon karşısında vakit öldürmek yerine yapılabilecek ideal şeyler. Kış geceleri başlı başına bereketli zaman dilimleri, belki çoğumuz için eşref saatler.Ahmed bin Hanbel’in naklettiği bir hadis-i şerife göre Hz. Peygamber (sas), “Kış, müminin baharıdır.” buyuruyor. Hadis, bu mevsimin Müslüman’ın hayatında ne kadar büyük bir önem taşıdığına işaret ediyor. Gece ve gündüzün değerlendirilmesiyle müminin hayatında manevi bir canlılığa vesile olmasını teşvik ediyor. Hemen her canlının kış uykusuna yattığı, faaliyetlerinin belli ölçüde kısıtlandığı bu mevsimde müminin uyanıklığı ve diriliği elbette ona yeni bir bahar yaşatmış oluyor. Mü’min de bu mevsimde gerek manevî âleminde gerek insanî ilişkilerinde bahar hayatını, sanki yeniden dirilişi yaşıyor. Bu bereketli zamanları şahsî ve ilmî gelişimine bir vesile kılıyor. Gaziosmanpaşa Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kadir Özköse, kış mevsiminin müminler için fırsatlar yumağı olduğunu vurguluyor. Efendimizin (sas), “Benim Rabbimle geçirdiğim öyle anlar vardır ki, ona ne mukarreb melekler ne başka insanlar giriftar olur.” hadisini hatırlatan Prof. Özköse, yürekleri ibadetin sıcaklığıyla ısıtmak gerektiğine işaret ediyor.Manevî fırsat zamanıKış mevsimi uzun kış gecelerini bağrında barındırıyor. Hayatımızı kontrol altında tutmak, zamanımızın kıymetini bilmek ve vaktimizi gereğince değerlendirmek adına fırsat dilimleri sunuyor. Gün içerisinde gündelik koşuşturmalar asgariye iniyor, gecelerinde yalnız kalma fırsatını yakalanıyor. Ebu Ya’la’dan rivayet edilen bir hadiste Efendimiz (sas), “Kışın gündüzler kısalmıştır, mümin oruç tutar; geceler de uzamıştır, geceyi ihyâ eder.” buyuruyor. Enes bin Malik’ten rivayet olunan bir başka hadis-i şerifte de “Kış orucu, soğuk ganimettir.” şeklinde. Bu rivayetler kış mevsiminin hangi yönlerden müminin ilkbaharı olduğunu açıklıyor.Diğer mevsimlere kıyasla kış günlerinde ibadetleri yapmak daha zor. Buna karşılık geceleri kulluk açısından donanmak, yaza ve hasada hazırlanmak mümkün. Prof. Özköse, kışı soğuk ve donuk geçirmemek adına bu mevsimin ilim, ahlâk, hizmet, adap ve erkân yolunda ibadet şuuruyla değerlendirilebileceğini belirtiyor. Kur’an kıraati, zikirler, tövbe istiğfarlar ve Allah rızası için kılınacak nafile namazlar da uzun kış gecelerinin kazançları arasında. İmam Rabbani Hazretleri, ‘İyi bil ki namaz kulun miracıdır.’ diyor. Namaza ehemmiyet vererek miraca yükselme gayretiyle geçirmek, mümine ilkbahar diriliği ve bereketi kazandırıyor.Kışın, mü’minin baharı oluşunda yer alan amillerden bir diğeride gündüz oruç tutmanın kolay olması. Hz. Peygamber’in (sas) farz olan orucun haricinde bu tür vesilelerle nafile oruçlara teşvik etmesi, orucun müminin manevî tekâmülündeki yerini gösteriyor. Oruç borçlarının ödenmesi ve daha fazla nafile oruç tutulması her zamandan çok bu günlerde gerçekleştirilebilir. Oruç ibadeti, kış aylarındaki kısa sürede yerine getirme kolaylığı yanında netice bakımından diğer günlerde tutulan oruçlardan farklı değil. Gün boyu ibadet hâli içinde oruçlu olan bir kimse, hem Rabb’ine kendini daha yakın hissediyor hem de insanlarla ilişkilerinde daha titiz davranıyor.Geceleri ihya, peygamberlerin sünneti. Gece ibadeti, mü’minin manevî tekâmülünde bir başka önemli noktayı teşkil ediyor. Mü’minlerin gönül iklimi bu saatlerde Rabb’ine kulluk etmekle derin bir neş’e ve huzura gark oluyor. Gece ibadetinin içerisinde zikredilen diğer bir konu da, gerek namazda gerekse müstakil olarak Kur’an-ı Kerim’i tilavet etmek. Kadir Özköse, sabah namazını uykuyla atlatanların gece ibadetlerinden fayda göremeyeceğini söylüyor ve ekliyor: “Namaz, oruç, sadaka, ikram, infak, ilim, sohbet, muhabbet, kardeşlik, hizmet, ahlak öncülük ve yoğunluğunda değerlendireceğimiz bu mevsimlerde bir durumu da dikkatlerden uzak tutmamamız gerekiyor; o da ifrat ve tefritten uzak durmak. Müslüman vasat ümmettir. Dengeyi elden bırakmaz. Ölçüsüz hareket etmez. Sabahlara kadar gece vaktini değerlendireceğiz diye zikir ve nafilelerle meşgul olurken sabah namazının farzını kaçıranlar, sabah namazını uykuyla atlatanlar tüm geceki ibadetlerinden bir fayda da göremezler. Bedenimizin hakkını da, ailemizin hakkını da, çocuklarımın beklentilerini de, komşularımızın hukukunu da, akrabalarımızın güvenini de, dostlarımızın hatırını da, işimizin ciddiyetini de, memleketimizin selametini de, Müslümanların yarınını da, insanlığın hayrını da ihmal etmemeliyiz.”Uzun gecelerde teheccüd bereketiAllah, Kur’an’da pek çok yerde gece ibadetini, geceleri namaz, zikir ve dua ile değerlendirmeyi talim, tavsiye ve teşvik ediyor; geceyi ihyanın kul için ne denli önemli olduğunu ifade ediyor. İsra Sûresi’nde “Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar belli vakitlerde namaz kıl ve özellikle sabah namazını! Zira sabah namazı şahitlidir. Sana mahsus bir namaz olmak üzere gecenin bir kısmında kalkıp Kur’ân oku, teheccüd namazı kıl. Böylece Rabb’inin seni ‘Makam-ı Mahmûd’a eriştireceğini umabilirsin.’ buyuruyor. Fethullah Gülen Hocaefendi, Allah’a vuslat yolunun geceleri ibadetle ihya etmekten geçtiğini, insanın ölüm ötesi âlemini aydınlatmak için teheccüd namazının önemini ve gerekliliğini anlatıyor. Gecelerini teheccüd feneriyle gündüz gibi aydınlatmış olanların berzah hayatlarının da ışıl ışıl olacağına dikkat çeken Hocaefendi, “Teheccüd namazı çok önemlidir. Teheccüd, berzah karanlığına karşı bir zırh, bir silah, bir meş’ale ve kişiyi berzah azabından koruyan bir emniyet yamacıdır. Her namaz, insanın öbür âlemdeki hayatına ait bir parçayı aydınlatmayı tekeffül etmiştir; teheccüd ise, berzahın zâdı, zahiresi, azığı ve aydınlatıcısıdır.” diyor. Fethullah Gülen Hocaefendi, Nebevî tavsiyeye uyarak vacip vitir namazını teheccüd sonrası eda etmek üzere geceye bırakmanın insanın teheccüde kalkmasını sağlayıcı bir faktör olarak ifade ediyor.

23 Ocak 2014 Perşembe

En Güzel Hediye Kitap Diyen Kim Mi?- 7

Blogum'un yedinci çekilişini de yapmış olmanın mutluluğu ile yazıyorum bu satırları:) Bakalım  onuncu  Kitap Bağımlısı kimmiş? Şimdiden keyifli okumalar!Kazanan Kişi:Onuncu yorumu yapan  Sıradan Biri  oldu. Tebrikler...

21 Ocak 2014 Salı

Ahmet ÜMİT- BEYOĞLU'NUN EN GÜZEL ABİSİ

    Ahmet ÜMİT'le ilk tanışmamız Bab-ı Esrar ile başlayıp Beyoğlu Rapsodisi ile devam etti. Nedendir bilinmez uzunca bir süredir Ahmet ÜMİT okumaya fırsatım olmamışken son kitabı Beyoğlu'nun En Güzel Abisi ile bu ayrılığa bir son vermiş oldum... Arka Kapak;    YILBAŞI GECESİ İŞLENEN BİR CİNAYET...     Tarlabaşı'nın arka sokaklarında bulunan bir erkek cesedi. Öldürülmüş erkeklerin en yakışıklısı, belki de en kötüsü. Karanlık sırların ortaya çıkardığı utanç verici bir gerçek. Gururlarının kurbanı olmuş erkekler, onların hayatlarını yaşamak zorunda olan kadınlar. Bu cinayetler yatağında, bu kötülükler bahçesinde, bu insan eti satılan can pazarında masumiyetini korumaya çalışan bir adam. Bir zamanlar İstanbul'un en gözde yeri olan Beyoğlu'nun hazin hikayesi.    KARANLIK...    Soğuk havayla iyice ağırlaşan bir karanlık. Uzaklardan şarkılar geliyor kulağına, neşeli kadın çığlıkları, ayarını yitirmis sarhoş nağraları. Biri küfrediyor belki ana avrat, belki ağlıyor biri hıçkıra hıçkıra, belki biri sessizce ölüyor bu gürültünün, bu henğamenin ortasında. Umrunda değil. Hepsinden sıyrılmış, sadece öfke...Nereye gittiğini bilmeden yürüyor, nefret tarafından kuşatılmış olarak. Kıskançlık denen o canavar, çelikten pençesine almış yüreğini, habire sıkıyor.    "KADINLAR," DİYOR BİR SES ZİHNİNİN DERİNLİKLERİNDEN...    "Kadınlar, onlarla oynayamazsın...Oynadığını zannedersin ama bir de bakmışsın, asıl oyuncak sen olmuşsun." Hayatına giren kadınların yüzleri beliriyor sokağın zemininde. Birer birer düşüyor görüntüleri ayaklarının dibine. Hepsinin boynu bükük, hepsinin gözlerinde keder. Hepsi üzgün...Aldırmıyor, bir su birikintisiymiş gibi basıp geçiyor üzerinden ama yeniden düşüyor görüntüler zemine. "Kadınlar" diyor o ses yine, "Kadınlardan asla kurtulamazsın, hayaletleri hayatın boyunca seni takip eder."    Başkomiser Nevzat harika bir karekter ben yazarlarla bütünleşen karakterlere bayılıyorum. Ahmet ÜMİT Beyoğlu'nun En Güzel Abisi kitabında yine kalemini konuşturmuş! Herzaman ki gibi yine bir cinayet, yine mekan Beyoğlu, yine kitabımızın kahramanı Başkomiser Nevzat, ve yine her sayfasında acaba katil kim dedirten bir kitap. Bu kitabı ekstra sevmem de ki en büyük sebepse sevgili Ahmet ÜMİT kitabında gezi arkı olaylarından da bahsetmiş.    Beyoğlu'nun En Güzel Abisi'nde yılbaşı gecesi işlenen garip bir cinayet anlatılıyor. Olaylar bir yandan Gezi Park'ı olaylarına karışıp ordan  şu ara kentsel dönüşümden nasibini almış Tarlabaşın da ki rant kavgası da hikaye'ye dahil oluyor. Tabi ki aşksız olmaz...Tarlabaşın da ki hayatı tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyor.     Bu ara ne okusam? Sürükleyici bir polisiye arıyorum? En iyi Ahmet Ümit kitabı hangisi? gibi sorularınız varsa kafanızda doğru yazıyı okuyorsunuz:)

20 Ocak 2014 Pazartesi

Şahane Hatalar - Cumartesi -- Tara McCarthy, Lorraine Freeney

Kitap Adı: Şahane Hatalar - Cumartesi

Yazar: Tara McCarthy, Lorraine Freeney

Orijinal Adı: Big Night Out

Çeviri: Avi Pardo

Yayınevi: April Yayıncılık

 Sayfa Sayısı: 421 (Sayfa sayısını aslen siz belirliyorsunuz^^)

Basım: Mayıs,2013

Seri: Şahane Hatalar #4

Serinin Diğer Kitapları :

#1 Şahane Hatalar

 #2 Şahane Hatalar - Talih Kuşu

#3 Bira Kadın ve Şahane Hatalar 

#4 Şahane Hatalar - Cumartesi

Kapağa ve renklere bayıldım^^

Amacınız edebi bir kitap okumaksa; hemen kitabın kapağını kapatıp, kitabı sakince yere bırakıp, uzaklaşın!

Kitabın yazılış amacı halihazırda bir kurguyu okumak değil. Burada kitabı siz yazıyorsunuz.

Her bölümün sonunda 2 ya da daha fazla seçeneğiniz var, kararınızı verip ilgili sayfaya gidiyor ve başınıza neler geleceğini siz seçiyorsunuz. Kararlarınız ve seçimleriniz bakalım sizi nereye götürecek?

Serinin her kitabında bir tema var, burada ise temamız cumartesi akşamı dışarı çıkacaksınız. Önünüze bir randevu, 2 manyak arkadaş ve bolca parti olan çılgın bir gece var. Geceyi nasıl geçireceğiniz ve de nasıl sonlandıracağınız ise sizin elinizde. Bir bar köşesinde kaderinize ağlıyor da olabilirsiniz, harika bir randevuya da çıkabilirsiniz...

Her bir karar sizi başka bir olayın içine çekecek... 

Kitaptan ziyade bir oyun gibi düşündüğünüzde oldukça eğlenceli.

Başlarda ciddi kararlar verdim, sonra uçuk kararlar vermeye başladım :)

Bazı yerlerde kahkahalarla güldüm. 

Tek eksiği sizin yani esas karakterin erkek olmasıydı. Ama kolayca gözardı edebildim. 

Benim gecem bayağı ütopik bir biçimde bitti. Karaktere göre çok mutlu bir son oldu ona eminim :p

Kimileri bu kitabın bir kere okunmasını gerektiğini savunurmuş. Tek bir karar, tek bir kader. Bana göre ise ara ara elinize alıp, farklı kararlar verip yeniden yeniden oynayabileceğiniz bir kitap bu. Hatta kitaptan çok oyun :)

Bu gözle bakabilecekseniz okuyun derim ^^

İyi eğlenceler...

NOT: Öğrenciler ya da yemek yapmaya vakit bulamayanlar olarak pratik yemekler hayat kurtarıcı. Yeni bir şeyler denemeye bayılan biri olarak makarneksi de ilk çıktığında denemiştim. Domateslisini. Yazmaya fırsat bulamamıştım. Hazır domates çorbasının içine makarnamsı bir şey koymuş gibiydi. Hiç bana göre değil... Benim sadık yarim ramendir :)

17 Ocak 2014 Cuma

Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen 25 peygamber

Allahü Teâlâ, rahmeti gereği kullarını hidayet yolunda tutmak ve doğruya sevk etmek için her dönemde, her mekâna peygamber göndermiş. Bu İlahi tatbikat son Peygamber Hz. Muhammed’in (sas) gönderilmesine kadar sürdü. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Âdem’den (as) Hz. Muhammed’e (sas) kadar 25 peygamberin ismi zikrediliyor. Peki bu 25 peygamberi ne kadar tanıyoruz?İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem (as) ile başlayan insanlık tarihi, onun ardından gelen diğer peygamberle devam etmiş. Allahü Teâlâ, akıl ve iradenin yanında insanı göz-kulak gibi dış duyular, sezgi ve feraset gibi iç duyularla donatmış. Bu nimet imkânlarının yanı sıra peygamberler gönderip kitaplar indirerek insanı desteklemiş. Peygamberler, Allah’ın hikmeti, adaleti, rahmeti ve bereketinin gereği olarak insanlığa hidayet rehberleri ve dünya hayatında yol kılavuzları olarak gönderilmiş. Kur’an-ı Kerim’de, gönderilen peygamberlerin sayısı konusunda kesin bir bilgi verilmiyor. Bu çerçevede âyetlerde önemle vurgulanan husus, her millete, her bölgeye bir uyarıcının gönderildiği. Allahü Teâlâ, Mü’min Suresi’nde “And olsun ki senden önce de biz peygamberler gönderdik. Onlardan bir kısmının hikâyesini sana anlattık bir kısmınınkini ise anlatmadık.” mealindeki âyette bütün peygamberleri bize bildirmediğini beyan ediyor. Teftazani Şerhu’l Akaid kitabında 124 bin veya 224 bin rakamlarının, kesinlik düzeyine sahip olmadığı gibi inanç haline getirilmesinin de uygun bulunmadığını bildiriyor. Peygamberlerin sayısı konusunda bildiğimiz en kesin rakam, Kur’an’da isimleri zikredilen peygamberler. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Âdem’den (as) Hz. Muhammed’e (sas) kadar 25 peygamberin adı zikrediliyor. Bunların 18’i En’am Suresi’nin 83-86. ayetlerinde, diğerleri ise çeşitli surelerde geçiyor: Âl-i İmran 33, Araf 65, Hud 61, 84, Enbiya 85 ve Ahzab 40. âyet-i kerimelerde beyan ediliyor. Bu sayıya peygamberliği konusunda ihtilaf edilen Hz. Lokman ve Hz. Zülkarneyn, Hz. Yuşa, Hz. Hızır gibi isimler dâhil değil. Bu isimlerin peygamber mi yoksa veli mi oldukları konusunda ihtilaf edilmiş.1. Hz Âdem (as):Allahü Teâlâ, ilk insan Hz. Âdem’i topraktan yarattığı için ‘edîmü’l-ard’ denildi. Hz. Âdem’le aynı nefisten benzer bir varlık olarak eşi Havva yaratıldı. Hz. Âdem ve Havva’nın doğan çocuklarıyla nesiller artmaya başladı. İlk ve en büyük sorun, oğulları Kabil ile Habil arasında meydana gelen kıskançlık ve bunun sonucunda kardeşi Habil’i öldürmesi. Hz. Âdem’in çocukları olan insanlar sayıları az ama sorunları büyüktü. Bu yüzden Allah onlara Hz. Adem’i peygamber olarak görevlendirdi. Hz. Âdem’e 10 sahife indirildi.2. Hz. İdris (as):Hz. Âdem’in torunu. Onun dönemindeki temel sorun, dürüstlüğün kalmaması. Bu yüzden doğruluk sıfatları öne çıkarılarak görevlendirilmiş. Hz. İdris, sıddık özelliğinin yanı sıra sabırlı olmasıyla da övülmüş. Astronomi ve matematikle ilk uğraşan, terzi olarak bilinen, ölçü ve tartı aletlerini ilk defa kullanan, ilk yazı yazanın olduğu rivayet ediliyor. Kendisine 30 sahife indirildi.3. Hz. Nuh (as):Hz. Nuh’un meskeni Irak’ta idi. Varlıklı bir kavimle uzun ve çetin bir imtihanı oldu. Allah, Hz. Nuh’a ağaç dikmesini emretti ve kırk yılda yetişen ağaç, gemi yapımında kullanıldı. Gemi tamamlandığında Allah, ailesini, inananları ve her canlıdan bir çifti gemiye almasını emretti. Kırk gün süren yağmurun ardından seller yeryüzünde taşmadık yer bırakmadı. Hz. Nuh ve gemidekiler dışında yeryüzünde bulunanların hepsi tufanda boğulup helak oldu. Nuh’un gemisi, altı ay su üzerinde dünyanın her tarafını dolaşarak Cudi Dağı’nın eteğine yanaştı. Tufandan sonra dünya adeta yeniden kuruldu. Bu yüzden Hz. Nuh’a ikinci Âdem deniliyor.4. Hz. Hud (as):İrem şehrinde, yüksek binalar inşa etme yarışına giren Âd kavmine gönderildi. Tufandan sonra gönderilen peygamberlerin ilklerinden. Ad kavmi, bugün Yemen’de Hadramevt’in kuzeyine denk düşen bir bölgede yaşamaktaydı. Hz. Hud (as) zühd, takva ve ibadet ehli idi. Cömert ve şefkatliydi, yoksullara bol bol sadaka verirdi.5. Hz. Salih (as):İsa (as) gibi yalın ayak yürür, ayakkabı giymezdi. Dağ ve yüksek kayaları oyarak inşa ettikleri görkemli evlerle ünlü Semud kavmine gönderildi. Kavim, Hz. Salih’in devesini öldürdü, imtihanı kaybedip helak oldu.6. Hz. İbrahim (as):Babası Âzer, Harran halkındandı. İbrahim (as), ayak izlerine varıncaya kadar Efendimiz’e insanların en çok benzeyeniydi. Babil hükümdarı Nemrut tarafından ateşe atılmış, ateş kendisini yakmamıştı. Hz. İbrahim’in ilk çocuğu Hacer validemizden İsmail, Sare validemizden ikinci çocuğu İshak dünyaya geldi. Oğlu Hz. İsmail (as) ile Kâbe’yi inşa etti. Kurban ibadeti Hz. İbrahim’den öğrenildi. Kendisine 10 sahife indirildi. Allah’ın dostu olarak anılır.7. Hz. Lût (as):Hz. İbrahim’in kardeşinin oğludur. Lut’un (as) peygamber olarak gönderildiği Ashabü’l- Mü’tefike kavmi, gayr-i meşru fiil işliyorlardı. Lut (as), Allah tarafından kendilerine yüksek meziyetler, hüküm ve ilim verilen peygamberlerden. Allah, O’nu küfür ve ahlâksızlıkları destan olan Sodom ve diğer dört şehir halkına peygamber olarak gönderdi. Lut (as) onların içinde yaklaşık yirmi dokuz yıl kaldı. Lut (as) vefat edinceye kadar Şam-Filistin toprağında amcası İbrahim (as) ile oturdu.8. Hz. İsmail (as):Hz. İbrahim’in Hacer’den doğma oğlu. Çobanlık yaptı ve babası Hz. İbrahim (as) ile Kâbe’yi inşa etti. Hacla ilgili pek çok merasim ve kurban kesme konularında Hz. İbrahim (as) ile birlikte insanlara örnek oldu. Hz. Muhammed (as) onun soyundan geliyor. Hz. İsmail, 137 yaşında iken Mekke’de vefat etti ve naaşı annesi Hacer’in kabrinin yanına defnedildi.9. Hz. İshak (as):Hz. İbrahim’in ilk eşi Sare’den doğma oğlu. İsrailoğulları soyunun başlangıcını temsil ediyor. Suretçe, babası İbrahim’e (as) benzerdi. Yaşlanınca gözleri görmez oldu. İshak (as), babası Hz. İbrahim’in vefatından sonra Şam’da peygamberlikle vazifelendirildi. Rivayete göre İshak (as) ile annesi Hz. Sare, Şam’dan Mekke’ye gelip hac ettiler.10. Hz. Yakup (as):Hz. İshak’ın oğlu. Evlat acısı ve ihanetiyle imtihan edildi. Oğlu Hz. Yusuf’un (as) acısıyla gözleri kapandı, ona kavuşmasıyla yeniden açıldı. Mısır’a gitmeden önce Filistin civarında peygamberlik yaptı.11. Hz. Yusuf (as):Suretçe Âdem’i (as) andırırdı. Hz. Yakup’un 12 oğlundan en çok sevdiği çocuğudur. Kardeşleri kendisini kıskanmış ve kuyuya atmışlardı. Rüya yorumlama yeteneği ve bilgisi sayesinde Mısır’a yönetici oldu. Kur’an’da toplu olarak baştan sona anlatılan tek kıssa Yusuf suresidir. Bu kıssa Kur’an’da ‘kıssaların güzeli’ olarak nitelendirilir.12. Hz. Eyyub (as):Hz. Eyyub’un (as) annesi, Lut’un (as) kızı idi. Babası, Hz. İbrahim’e iman edenlerdendi. Davud’a (as) göre Eyyub (as), insanların en halimi, en sabırlısı ve öfkelerini en çok yeneni idi. Yoksul bulundurmadıkça yemek yemezdi. Çok ağır bir hastalık geçirmiş, sabrıyla sembol olmuştur.13. Hz. Zülkifl (as):Hz. Eyyub’un (as) oğlu Zülkifl (as), Şam’da oturdu. Sabreden, Allah’ın rahmetine ulaşan ve salihlerden olduğu bildirilen peygamberlerdendi.14. Hz. Şuayb (as):Kavmini, güzel ve yüksek sözlerle uyarmaya çalıştığı için ve hitabet yeteneğinden dolayı ‘Peygamberlerin Hatibi’ olarak anılırdı. Ölçü ve tartıda hile yapan Medyen ve Eyke halkına gönderildi. Hz. Şuayb’in kızlarından biriyle Hz. Musa evlenmiştir.15. Hz. Yunus (as):Allah, Kur’an-ı Kerim’de, onu balık sahibi diyerek anar. İlyas’tan (as) sonra peygamber olarak gönderildi. Yunus (as) otuz üç yıl kavmini, Allah’a iman ve ibadete davet ettiği halde kendisine iki kişiden başka iman eden olmadı. İman edenlerden biri Rubil, diğeri Tenuh idi.16. Hz. Musa (as):Kur’an’da ismi ve mücadelesinden en çok bahsedilen peygamber. Sağ elinde nübüvvet beni vardı. İsrailoğullarına peygamber olarak gönderildi ve ilahi beyanlardan Tevrat indirildi. İsrailoğulları onun önderliğinde Mısır’dan çıktı.17. Hz. Harun (as):Kardeşi Musa’dan (as) bir yaş büyüktü. Onun yardımcısı olarak görevlendirilmişti. Hz. Musa, Medyen’den Mısır’a dönünce Harun’a Allah’ın buyruklarını iletmiş, o da bunları kabul ederek Hz. Musa’ya yardımcı olmuştu. Güzel konuşması ve hitabet yeteneği, en güçlü özelliğiydi.18. Hz. İlyas (as): Baalbek’te yaşayan İsrailoğullarına peygamber olarak gönderildi. Hz. Musa’nın hizmetini yürüten Yuşa b. Nun’un torunudur. Kavmi onu yalanladığı için sünnetullah gereği helak oldu. Kur’an’da salih kimseler ve peygamberler arasında zikredilir.19. Elyesa (as):Hz. İlyas’ın amcasının oğlu olduğu söylenir. Elyesa (as) ömrünün sonuna kadar İsrailoğullarının arasında kalıp, onları Allah’a davet etti. İlyas ve Elyesa (as) Lübnan sınırları içinde bulunan Baalbek kentinde yaşamış ve orada vefat etmişlerdi.20. Davud (as):Gür sesli, güzel huylu, temiz kalpli ve çok anlayışlıydı. Sesi o kadar güzeldi ki dağlar ve kuşlar kendisine eşlik ederdi. Önceleri Tâlût’un ordusunda bir asker olarak savaşmış, daha sonra Allah’ın kendisine verdiği peygamberlik ve hükümdarlıkla İsrailoğullarına kral olmuştu. Demirciydi. Kendisine İlahi beyanlardan Zebur verilmişti.21. Hz. Süleyman (as):Hz. Davud’un oğlu. Soyu Hz. İbrahim’e dayanır. Babası Hz. Davud’un vefatından sonra kendisine krallıkla birlikte peygamberlik verildi. Süleyman (as) krallık ve kadılıkta babasından üstündü. Babası ise Allah’a ibadette oğlundan daha ileriydi. Bütün canlılarla konuşabilme yeteneğine sahipti. İnsanların yanı sıra kuşlar, rüzgârlar ve cinler ona hizmet etmek üzere tahsis edilmişti.22. Hz. Zekeriyya (as):Hazreti Süleyman’ın (as) soyundan. Marangozlukla geçiniyordu. Yahudiler arasında ibadet, bilgi ve görgüsüyle temayüz etmişti. İsrailoğullarının peygamberi ve danışmanıydı. Kudüs’te Hz. Meryem’in himayesini üstlenmiş, ona koruyuculuk yapmıştı. İsrailoğulları tarafından ağaçla birlikte kesilerek şehit edildi.23. Hz. Yahya (as):Hz. Zekeriyya’nın (as) oğludur. Zekeriyya (as) Allah’a dua edip kendisinin ve Hz. Yakup neslinin ilim ve sünnetini sürdürecek varis istediğinde Allah, ona bir çocuk vermeyi müjdeledi. Küçük yaşta hikmet sahibi olan Hz. Yahya’ya nübüvvet görevi verilmişti. O da babası Hz. Zekeriyya gibi Yahudilerce öldürülen bir peygamberdi. Hazreti İsa’nın (as) müjdecisidir.24. Hz. İsa (as):Babasız olarak doğdu. Beşikteyken konuşmuş, ölüleri diriltmiş, hastaları ve körleri iyileştirmişti. Onun doğduğu sene miladi takvimin başlangıcı kabul edilir. Otuz yaşındayken Hz. İsa’ya vahiy geldi ve İncil nazil oldu. İsa (as) zamanında tıp ilmi üstündü. İsa (as) ölüleri diriltiyor, doktorların iyileştiremediği ağır hastaları iyileştiriyordu.25. Hz. Muhammed (sas):Hz. Peygamber’in soyu Hz. İsmail kanalıyla Hz. İbrahim’e dayanır. Kureyş kabilesindendir. Hz. Peygamber, fil vakasından 50 gün sonra Rebiülevvel ayının 12 Pazartesi günü dünyaya geldi (20 Nisan 571). 40 yaşındayken peygamberlik verildi. O’na ilk inananlar kadınlardan eşi Hz. Hatice, gençlerden amcasının oğlu Hz. Ali, azatlısı Hz. Zeyd, erkeklerden en yakını Hz. Ebu Bekir idi. Bütün insanlığa gönderilen son peygamber olduğu için Hatemü’l Enbiya denmiştir. Son İlahi beyan olan Kur’an-ı Kerim Hz. Muhammed’e (sas) indirildi.

Sert Rock - Olivia Cunning - Günahkarlar Turnede #2

P.S.: Tutkulu Notalar gibi Sert Rock'ı da hastane köşelerinde bitirdim :p 

Kitap Adı: Sert Rock

Yazar: Olivia Cunning

Orijinal Adı: Rock Hard

Çeviri: Tuba Özkat

Yayınevi: Ephesus Yayınları

 Sayfa Sayısı: 424

Basım: 2013

Seri: Günahkarlar Turnede #2 // Sinners On Tour #2  

Serinin Diğer Kitapları :

#1 Backstage Pass - Tutkulu Notalar - Brian

 #2 Rock Hard - Sert Rock - Sed

#3 Hot Ticket - Ateşli Bilet - Jace

#4 Wicked Beat - Eric

#5 Double Time -Trey

Bu seriyi seviyorum. En çok da bir Rock grubunu ve sahne arkası hallerini bu kadar doğal anlattığı için. İçerik uyarımı Tutkulu Notalar yorumumda yaptığım için ayrıntıya inmeyeceğim, +18 olduğunu tekrar belirteyim.

Çeviri ise yine kusursuzdu...---"Birilerine sinirli olman, onları sevmeyi bıraktığın anlamına gelmez."---

İlk kitapta tanıdığımız Günahkarlar'ın lideri ve harika sesiyle hayranlarını çılgına çevirebilen vokalisti: Sed Lionheart. Bunların yanında daha çok Brian'ın sevgililerini baştan çıkartmasıyla ve sert tavırlarıyla tanınır. 

Sed'in aslında neden böyle olduğunu anlamak için bir yolculuğa çıkıyoruz. Günahkarlar henüz bu kadar tanınmamışken Sed, Jessica'yla nişanlıdır. Jessica, Hukuk Fakültesini kazanır. Ancak herkesin sorumluluğunu üstlenmeyi görev bilen Sed'in onu okula gönderecek parası yoktur, ayrıca Jessica'dan ayrı kalmak istemez. Jessica'nın hayallerine saygı duymadığı için (Jess böyle anlar) Jess, Sed'i terk eder.  İki yıl boyunca bunu aşamayan Sed de böyle bir hale gelir. İki yıl sonra Jess'in okuluna devam etmek için paraya ihtiyacı olur ve oda arkadaşının yardımıyla bir striptiz kulübünde dansçı olarak işe başlar ve Sed'le karşılaşır. Myrna'nın Jess'e asistanlık teklif etmesiyle ikili 2 ay boyunca dip dibe olacaktır. Eski sorunları aşabilecekler mi?---Olivia'nın harika bir anlatımı var. Bu kitapta da Günahkarların tur otobüslerine, konserlerine, hatta albüm çalışmalarına konuk oluyoruz. İlk kitaba bayılmıştım ancak ikinci kitap onun bir adım gerisinde kalıyor. Bunun nedeni bence ikilinin ilişkilerindeki sorunlar ya da duygulardan çok cinselliklerine odaklanılmasıydı. Evet, kitabın +18 olduğunu ve bir rock grubunu anlattığı için cüretkar olduğunu söylemiştim ancak bu kitapta gerekenden daha fazla ilişki vardı ve bu birleşmelerin ruhu yoktu. Kitapta beni rahatsız eden tek şey buydu. Ve ilk yarıdan sonra bu durum ortadan kalkıyor. Özellikle sonlara doğru harika... Bir tarafım Brian grubun romantik prensi, onun kitabı gibi olmasını bekleme; burada lanet olası Sed Lionheart'tan bahsediyoruz. Onun kitabı tabi ki böyle olacak diyor, yazara hak veriyor. Bir yanım ise elinde değil, rahatsız oluyor.Serinin 3. kitabı, Jace'in hikayesi, Ateşli Bilet de taze çıktı. Geri kalan üyeler içinde en merak ettiğim kişi Jace, sonra Trey. Aslında hepsinin merak edilen bir yönü var. Eric'in de tabi... Bakalım grubun sessiz ama içten bambaşka zevklere sahip küçük adamını neler bekliyor? :)PUANIM: ♥♥♥♥ Kitabı yine blog ikizim Kitap Tutkusu'yla okuduk, onun yorumu için TIKTIKALINTILAREric'in, kadınına kur yapmayacağını biliyordu. Eric hayatına fazlasıyla değer veriyordu.(İşte bu Sed Lionheart ^^)---Sed: "Belki o özür dilerse kendini daha iyi hissedersin diye düşündüm. Yani biliyorum, bu fazla bir şeyi onarmaz ama- "Jess: "İşe yaradı. Daha iyi hissediyorum."Sed: "O zaman Brian'ın favori gitarına değdi.""Ne?" Brian bağırdı. "Ona benim gitarımı mı verdin?"(Kahkaha attım ^^ )

16 Ocak 2014 Perşembe

İLK HISTORICAL ROMANCE'LARIM: Anna Campbell & Judith McNaught

Tarihi kurguları ve tarihi romanları severek okusam da henüz Historical Romance yani Tarihi Aşk Romanlarından habersiz olduğum zamanlardı. Kitapçıya gitmiş ortalığı talan ederken Anna Campbell'ın Mahrem kitabını gördüm. Zaten fark ettiyseniz, göz alıcı bir kapağı var. Arka kapağını okudum, ilgimi çekti ve aldım. Zaten türe yabancıyım, nesi ilgimi çekti emin değilim:)

Sonra bir iki gün içinde hemen okuyuverdim. Tür ilgimi çekti, Anna Campbell'ın kalemini beğendim. Sonra kendisinin kitaplarını araştırmaya başladım.  Sonra karşıma Judith McNaught çıktı. Nereden çıktı ben nasıl başladım Düşler Krallığı'na bilmiyorum. Ama bayıldım... Uzun bir süre Royce Westmoreland <3 _ <3 diye gezdim ortalarda. Bir süre sonra Anna Campbell'ın Günahın Esiri çıktı. Başlarda bulamamıştım. Sonra onu da okudum... Ve Historical dünyasına adım atmış oldum...

Zamanla okuyup türü ve yazarları ayırt etmeye başladıkça, kalıpları da fark ediyorsunuz.  Esasoğlan hep dük,kont vs., içerden bir yarası olsa da güçlü, buz gibi soğuk, sahiplenmeci ve katı gibi. Bir de daha farklı yazmaya çalışanlar var. Klişeleri kırmaya çalışanlar. Ki türdeki kalıpları sevenlerin sevmediği yenilik arayanların şans verdiği yazarlar. Bence Anna Campbell da onlardan biri. Seveni de var, sevmeyeni de. Nedenine kitapları yorumladıktan sonra gireceğim, böylece yazarın size göre olup olmadığına karar verebilirsiniz.

MAHREM

Grace kaçırılıp ıssız bir malikaneye  getirildi. Üstelik kaçıran adamları onu fahişe sanıyorlardı. Malikanedeki adamın tüm arzularını karşılaması bekleniyordu. 

Matthew ıssız bir malikanede hapis gibi yaşıyordu. Üstelik onu buraya kapatan amcasıydı. Kendisine "deli" damgası vurmuş ve mirasına konmuştu. Evine gönderdiği fahişeye sahip olmak demek amcasına karşı kaybetmek demekti o yüzden Grace'e el süremezdi. Ne var ki bu çok zor olacaktı... Ayrıca oradan kurtulması gerekiyordu, Grace'i de kurtarması... Grace bu sessiz ve tuhaf adamı oradan kurtarmak isteyecekti, ancak bu pek kolay görünmüyordu.

Bu kitabı hala tüm ayrıntılarıyla hatırlarım ve çok severim. Karakterlere ve kurguya bayılmıştım. Belki bu kitabı bu kadar sevmesem şu an bu türü                                                             okumuyor olabilirdim. 

                                                           PUANIM: ♥♥♥♥♥

GÜNAHIN ESİRİ

Çıktığını öğrendiğimde her yerde aramıştım. Bulur bulmaz da okumuştum. Yine klasik bir Anna Campbell kurgusu. Yazarın izleri birebir belli. Hindistan'da tutsak edilen ve bir yıl boyunca tarifsiz  işkenceler gören (okurken kanım dondu ) Gideon, döndüğünde kimseyle iletişim kuramıyordu ve hala o olayların etkisi altındaydı. 

Daha sonra bir ahırda zor durumdaki Charis'le karşılaştı. Charis kaçıyordu. Gideon ona yardım etmek zorundaydı, kendi ne kadar zor durumda olursa olsun... Onu istese de kendini Charis'e layık görmüyordu. Ama onu kurtarmak için onunla evlenmeliydi! 

Anna Campbell'ın tarzını bozmadığı bir kitap, hikayeyi sevdim ama bir Mahrem kadar değil. Ondan daha geri planda kalıyor... 

PUANIM: ♥♥♥♥

Yazarın elimde Sana Teslim Oldum kitabı da var, ancak henüz okuyamadım. Yazarın ayrıca Uykusuz Geceler adlı bir kitabı daha çıktı. 

Yazardan bahsetmeye devam edersek Anna Campbell'ın karakterleri historical romance kalıbındaki gibi değildir. Evet, diğer esasoğlanlar da geçmişe dair bir yara taşır, ancak bu yarayı, acı hatırayı sert ve güçlü kişiliklerinin arkasına saklarlar. Anna Campbell'da ise esasoğlanlar gözle görülür bir biçimde yaralı olurlar. Genelde kız zor duruma düşer ve erkek yardım eder, sonra kız erkeğin kabuğunu kırarken, Anna'nın kitaplarında asıl zayıf karakterler erkektir. Hayattan bazı sebeplerle kendilerini soyutlamış olurlar. Ve kendilerine ihtiyaç duyan esaskızı kurtarmak için güçlü olmak zorundadırlar. Kendi çaplarında şartları zorlarlar ve açılıyorlar. 

Belki başka biri yazsa bu tarzı sevmeyebilirdim, bilmiyorum; ama Anna'nın tarzını seviyorum. 

Gelelim Judith'e...

DÜŞLER KRALLIĞI (Westmoreland #1)Judith'in ilk okuduğum ve hala en sevdiğim kitabı... Bu kitaptan sonra benim için Sonsuza Kadar geliyor.Kıran kırana, temponun hiç düşmediği, deli dolu ve aşk dolu bir kitap benim için. Karakterleri de çok  sevmiş uzun bir süre Royce *_* diye gezmiştim. Jennifer ve kız kardeşi Brenna babası tarafından gönderildiği manastırdan Royce'un kardeşi Stefan tarafından kaçırılır. Ancak Jennifer kolay lokma değildir. Hayatı zindan eder herkese :) Çok eğlenceli kısımlar tabi bunlar. Tüm duygular ve olaylar yoğun bir şekilde anlatılmış. O nedenle bu kitabı çok seviyorum ^^Beni benden alan kısım:Nihayet başını eğip yumuşak bir sesle; "Sen nasıl istersen." dedi. Royce onun göreni sarhoş eden gözlerine bakıp mırıldandı; "Neden sen şimdi olduğu gibi kendi rızanla teslim olduğunda ben kendimi galip gelmiş bir kral gibi hissediyorum da, kendi rızan olmadan teslim olduğunda mağlup olmuş bir dilenciye dönüyorum?"

PUANIM: ♥♥♥♥♥

Sevgiler ^^ 

NTV 2013 ALMANAK

     Evet 2013 genel anlamda kötü ama kişisel olarak benim için harika bir yıl oldu... Ama her yaşanmışlık saklanmaya ya da hatırlanmaya değer diye düşünenler için harika bir görsel şölen Almanak...    Tarihimi de attım...    Arka kapak yazısı ne yazık ki yoktu...    NTV 2013 Almanak sayesinde 244 sayfa boyunca hem gözüm hem zihnim doydu diyebilirim. 2013 yılı acısı ve tatlısı ile film şeridi gibi hatırlamış oldum. Arşiv yapmayı sevenlerdenseniz bu kitabı kaçırmayın derim ben her sene almak için söz verdim kendime. Aaa belki şans sizden yana olur çekilişime katılıp kazanırsınız belli mi olur!!! Şansınızı denemek için buraya beklerim:)

15 Ocak 2014 Çarşamba

Unutulmayan Aşk - Charlotte Lamb - Gelişim #1 Ve Dondurmalı Sıcak Çikolata

Kitap Adı: Unutulmayan Aşk

Yazar: Charlotte Lamb

Yayınevi: Gelişim Yayınları - Beyaz Dizi

Sayı: Gelişim #1

Sayfa Sayısı: 166

Tür: Aşk-Romance / Beyaz Dizi

Natalie çok sevdiği kocasını yitireli

bir yıl olmuştu. Bir televizyon şirketinde çalışıyor,

bir yandan da geçmişin anılarından kurtulmaya çabalıyordu.

Ünlü yapımcı Jake Lang'le aralarında doğan ilişki,

hem genç kadının duygularını alt üst etti, hem de şirkettekileri

birbirine kattı. Artık Natalie ne yapacağını bilemez olmuştu.

Geçmişi silip atmaya mı çalışsın, acımasız dedikodulara mı göğüs gersin,

 yoksa Jake'i sevgisinin içtenliğine mi inandırmaya uğraşsın!

Jake, Natalie'nin kendisini, kocasına benzettiği için sevdiğini sanıyordu. 

Aslında Natalie, özlediği mutluluğa erişmek istiyorsa Jake'i

bu saplantıdan kurtarmak zorunda olduğunu biliyordu.

Ama bu hiç de kolay olmayacaktı!

Yorumum:

Charlotte Lamb'ı severim. ŞU yazımda da anlattığım gibi gözüm kapalı okuduğum yazarlardan biridir ancak bu kitabı hiç sevmedim. Belki daha ilk sayı olduğundandır bilemiyorum ama ciddi manada sevmedim.

Neden?

Karakterleri hiç sevmedim çünkü.

Adam (ismiyle bile hitap edesim gelmiyor) ne tür bir kişilik taşıyor belli değil. Sert tavırlarıyla tanınıyor ama ilk sayfalarda pek romantik,  ardından bu sert tavrı ortaya çıkıyor. Öyle kalsa iyi ortalarda bir yerde adam bildiğiniz çıldırıyor, kendinden geçiyor. Okurken bana yok artık dedirten sayfaya bakın ve beni anlayın ^^ 

Ya işte böyle bir şey çıkıyor adamın içinden :)

Ardından adam yine sert sonra bir anda yumuşuyor. Kısaca adam sürekli maddenin 3 hali arasında gidip geliyor. Hiç sevmedim kendisini. 

Kıza gelirsek, eşini kaybetmiş, kendini kapatmış. Adamdan etkileniyor çünkü ilk gördüğünde ölen eşine benzetiyor. Sonra ise "Yok artık, nasıl benzettiysem." moduna gelse de adama kapılmış oluyor. Sessiz biri ama yeri geliyor patlıyor. Sözde adamdan hoşlanıyor ama başka biriyle çıkıp öpüşüp, "Bağlanmak yok Tom!" diyor. 

İşte böylesine sevilmeyecek, kişiliği oturmamış karakterler.

Kitapta hiçbir aksiyon yok, daha kötüsü duygular da hissedilmiyor.

Birbirlerine aşık olmayı bırakın, birbirlerine daha çok sinir oluyor gibiler. 

Bu nedenle malesef sevmedim.

PUANIM: ♥♥

Ve Dondurmalı Sıcak Çikolata

Dondurmalı Sıcak Çikolata, beyaz dizilerden öğrendiğim bir tarif. O yüzden bu yazıya eklemek istedim. Tam olarak hangi beyaz diziydi hatırlamıyorum ama kış vakti (doğal olarak), kayak merkezinde geçen bir hikayeydi. Kızımız ve oğlumuz otururken sıcak çikolata içiyorlar ve kız içeceğine vanilyalı dondurma istiyor, adam şaşırıyor vs. 

Yeni bir şey olur da ben denemez miyim?

Deneyip, çok beğenmiştim. Sıcak ve soğuğun dansı gibi...

Türlü dondurmalarla denedim ama en güzeli vanilyayla oluyor. Belki bir gün denemek istersiniz, şimdiden afiyet olsun. :)

Sevgiler...

14 Ocak 2014 Salı

En güzel hediye kitap diyenler buraya!- 7

    Evet yine bir kitap çekilişin de daha burda olmaktan inanılmaz mutluyum:)Keşke daha çok kitap dağıtabilme, hediye edebilme şansım olsa...    NTV 2013 ALMANAK ne zamandır okumak istediğim bir kitaptı. Ama sadece kendim hem gözümü hem beynimi doyurmak içime sinmedi bir tane de size hediye etmek istedim.NTV Almanak 2013 Geride bıraktığımız yıl boyunca Türkiye ve dünyada meydana gelen olaylar bir NTV klasiğinde, Almanak 2013te!Türkiyenin sıcak yazı...Arap Baharından bu yana suların durulmadığı Ortadoğu...Suriyede içsavaş... Mısırda darbe...Ekonomik krizin yükünden kurtulamaya çalışan ABD ve Avrupa...Dünyanın dört bir yanında yaşanan felaketlerden doğanın mucizevi güzelliklerine...Sinemadan müziğe ödül alanlar... Spor sahalarında kupa kaldırıp madalya kazananlar...Hepsi NTV Almanak 2013te...NTV Almanak, geçen bir yılı unutulmaz fotoğraflarla bir kez daha hatırlatıyor. Her zamankinden daha dolu ve daha renkli fotoğraflarla bir yılın görsel özeti...(Tanıtım Bülteninden)

Şimdi bunun için tek yapmanız gereken bu postun altına mail adresinizle beraber 19 Ocak saat 00:00'a kadar  yorum bırakmanız. Çekilişte kazananlar random.org ile belirlenecektir. Mail adresini yazmayan katılımcıların katılımları kabul edilmeyecektir. Bol şans:)

Toplu gıybet toplu fatura

Belli bir grup ya da topluluğa karşı gıybet, insanın ahirete yüzlerce hatta binlerce kişinin hakkı üzerindeyken gideceği anlamına geliyor. İlahiyatçılar, toplumsal anlaşmazlıkların arttığı günlerde galeyana gelip konuşurken bunu da hesaba katmak gerektiğine dikkat çekiyor.Bir gün Peygamber Efendimiz’e bir adam gelerek, “İslam nedir?” diye sorar. Resulullah’ın (sas) bu soruya cevabı ‘güzel ahlâk’tır. İslam’ın tanımı olarak karşımıza çıkan ahlâk güzelliğinin sergilenmesinde en önemli uzuv ise dilimiz. Bu yüzden Peygamberimiz (sas), ağızdan çıkacak her sözün insana yüklediği vebale karşı müminleri pek çok kez uyarmış. Süfyan b. Abdullah’ın “Benim için en çok korkulacak şey nedir?” sorusuna Resulullah’ın, dilini göstererek “İşte budur!” cevabını vermesi de bunun en güzel örneklerinden.İnsan her zaman üslubu ile sınanır, ancak bazı dönemlerde dil, tam bir imtihan sebebi olur. Bu dönemler kişisel kırgınlıkların arttığı günlerin yanı sıra toplumsal bir anlaşmazlığın yaşandığı vakitler de olabilir. İşte o günlerde bize tavsiye edilen galeyana gelip, doğru yanlış her şeyi anlatmak değil, ağzımızı hayra açmaktır. Zira gıybete meyyal olan nefisler bu dönemde sınır tanımaz hale gelerek imanımızı tehlikeye götürecek noktaya varabilir. Gıybetini ettiğimiz kişiden helallik almadan kul hakkından kurtulamayacağımız gerçeği âyet ve hadislerle sabit. Topyekün bir grubun, belli bir kesimin hakkında gıybet yapmak ise kendimizi telafisi mümkün olmayan günaha atmakla eşanlamlı. Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Kadir Paksoy, Kur’an-ı Kerim’in bizi mutlak manada gıybetten sakındırdığına işaret ediyor. Paksoy, fert olarak gıybette kişinin o kimseyle dünyada helalleşme imkânı bulabileceğini hatırlatıyor. Ancak mesele bir topluluğun gıybetine dönüşmüşse “Dünyada helalleşme imkânı olmadığı gibi öte tarafta da bu vebalin kişi tarafından kaldırılması neredeyse imkânsızdır.” uyarısını yapıyor. Hakkında doğru yanlış söylentilere kapılarak konuştuğu topluluğun her bireyinden helallik alamayacak kişi için Paksoy, “Sevaplar işlese, kendisine göre kulluk vazifelerini çok iyi yerine getirse de öte tarafta şiddetli bir azaba uğratılacağını Peygamber Efendimiz’in uyarılarından anlıyoruz.” diyor. Durum böyle olunca ağzımızdan çıkacak kelimelerin ahirette nasıl bir vebal olarak karşımıza çıkacağını iyi hesap etmemiz gerekiyor.Siyaset yaparken ya da herhangi bir toplumsal meselede büyük bir özgüvenle sarf ettiğimiz sözlerin Allah katında nasıl karşılandığını çoğu zaman düşünmeyiz. Açık oturumlardaki, sosyal medyadaki atışmalar evlere taşındığında fikir çatışmaları ‘bizim gibi düşünmeyene’ yakıştırdığımız kötü sıfatlarla noktalanır. Sonra gündem kapanır, sorun çözülür. Geriye ise kırılan gönüller ve telafisi mümkün olmayan kul hakları kalır.Gıybet kapısı açılmıştır bir kere. Her kafadan çıkan seslere bir tane daha eklemekte bir sakınca görmeyiz. Oysa Hücurat Sûresi’nde Allahu Teala (cc), “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.” sözleriyle mü’min kullarını gıybete karşı uyarıyor.Gıybetin yeni mekânı: Sosyal medyaGünümüzde sosyal paylaşım ağlarında da birçok şeyin yazılıp çizildiğini hatırlatan Kadir Paksoy, “Eğer gıybet niteliği taşıyan ifade varsa bunlar da aynı şekilde gıybet özelliği taşır.” diyerek, sosyal medyadaki ölçüsüz konuşmalara karşı uyarıyor. Hele bir de iftiraya, suizanna varan ve kul hakkı açısından daha büyük veballere yol açan bir boyutu varsa bu sözün sahibi için en büyük tehlike olarak gösteriliyor. Çünkü gıybet günahı üzerine bir de asla helallik alamayacağı kişi hakkında yalan yanlış konuşarak Hakk’a karşı gelme ekleniyor. Peygamber Efendimiz’in (sas) Hz. Muaz’a, “Annen yokluğuna yansın ey Muaz! İnsanları yüzüstü Cehennem’e sürükleyen, ancak küfür, iftira, sövme, gıybet gibi dillerinin ürettikleridir!” buyurması da bize hiçbir faydası olmayan laf kalabalıklarından sakınmamız gerektiğini hatırlatıyor. Hz. Muhammed’in (sas), “Kişinin her işittiğini söylemesi ona yalan olarak yeter.” beyanını da hatırlatan Kadir Paksoy, dedikoduların, düşünmeden konuşanların arttığı dönemlerde itidalli davranmayı ve sükutu tavsiye ediyor. Farklı günahların farklı kefaretleri olabileceğinin, ancak gıybetin dünyada helalleşmekten başka kefareti olmadığının altını çizen Paksoy, “Şahsıyla helalleşmek gerekiyor. Dolayısıyla bir topluluğa karşı gıybet çok daha büyük bir kul hakkı ihlalidir.” uyarısını yapıyor. Herkesin bunu düşünerek söylediklerinin ve yazdıklarının nereye vardığını hesap etmesi gerektiğini anlatan Paksoy, “Buna göre insanların insaflı, vicdanlı ve salih amel üzere olmaları gerekir. Yoksa hem bütünüyle bir toplumu husumete düşürecek hem de fertler büyük bir vebal omuzlayacaklar.” diyor.Tekfir, kişiyi küfre götüren büyük tehlikeMüslümanların kendilerine ve birbirlerine yaptığı en büyük zulümlerden biri de tekfir. Müslüman kabul edilen bir kimsenin küfre girdiğini söyleyerek onun imanını sorgulamak olan tekfir hakkında Peygamber Efendimiz’in (sas), “Kim kardeşine kâfir derse, ikisinden biri mutlaka kâfir olmuştur. Eğer itham edilen kâfir değilse, küfür itham edene döner.” beyanı, her müminin bu konuda çok dikkatli olması gerektiğini göstermeye yetiyor. Doç. Dr. Kadir Paksoy, toplumdaki gıybet ve suizan gibi hususların önü alınmazsa ve insanlar kendilerini bu konuda sorgulamazsa bunun tekfire kadar gidebileceğini söylüyor.Tartışmaların İslam ve din üzerinden yürütüldüğü vakitlerde ise bu büyük hata daha da görünür oluyor. Herhangi bir sebepten kızgın olduğu kişilerin imanını sorgulayan insan, dünyada bir şeyi düzeltemediği gibi ukbada da felakete sürükleniyor. “İnsanların iman ve mümin olma durumunu ancak Cenab-ı Hak bilir ve bu hususta hüküm verir.” diyen Paksoy, inanan bir insan hakkında kâfir demenin asla ortada kalacak bir hak olmadığına dikkat çekiyor.Müslüman toplumlarda en büyük tehlikenin tekfir olduğuna değinen Paksoy, “Büyük günah işlemekle bile insan tekfir edilmez. Günahkârdır. Ama kâfirdir denilemez.” diyor. Bir Müslüman’ın her vakitte takip edeceği yol, Kur’an ayetlerinin ve hadislerin buyurduğu istikamet üzere yaşamak, Kâbe’den daha değerli olan müminin kalbini kırmamak olmalı. “Hele hele hilafı vaki beyanlarda onlara iftira gibi mahzurlu şeylerden elden geldiğince kaçınmamız, başkalarını da bu hususta uyarmamız gerekir.” diyen Paksoy, bunun müminliğin bir şiarı olduğunu hatırlatıyor.

Gelinin Kolyesi - Kat Martin (Kolye Üçlemesi #1) - OKK İncelemesi

Kitap Adı: Gelinin Kolyesi

Orijinal Adı: The Bride's Necklace

Yazar: Kat Martin

Çeviri: Dilay Çakıcı

Yayın Evi: Nemesis Kitap

Basım Yılı: Ocak 2014Sayfa: 352

Seri: Kolye Üçlemesi #1 (Necklace Trilogy)

Seri Sıralaması

1. Gelinin Kolyesi (The Bride's Necklace) - Cord&Tory

2.  The Devil's Necklace - Ethan&Grace

3. The Handmaiden's Necklace - Rafael&DanielleTory üvey babasından nefret etmekte haklıydı. Babası öldükten sonra annesiyle evlenen baron, annesi de öldükten sonra Tory ve kız kardeşinin vasisi olmuştu. Claire'e göz koyan Baronu bir gece kardeşinin yatağının başında yakalayan Tory, onun kafasına sert bir cisimle vurdu ve kız kardeşini de alıp Harwood Malikanesi'nden kaçtı. Tabi beş parasız olmazdı bu iş, kaçarken Gelinin Kolyesi'ni de çaldı. Kolyenin bir de efsanesi vardı. Kolye sahibine felaket veya saadet getirebilirdi. Kolyeye sahip olan kişi temiz kalpliyse kolye ona mutluluk getirirdi, değilse tam tersi... Tory'nin efsaneyle uğraşacak zamanı yoktu. Kolyeyi değerinin çok altında bir değere sattı ve kız kardeşiyle kısa bir süre bu parayla geçindikten sonra iş bakmaya başladılar ve kader onları hizmetçi olarak Cord 'un evine getirdi. Bir yanda Cord'a olan duygularıyla baş etmeye çalışan Tory, kolyeyi ve onu çalan üvey kızlarını arayan barondan kaçmalıydı, ayrıca ailesinin öldürüldüğüne inanıyordu ve bunu kanıtlamalıydı.Cord, Tory'e olan hisleriyle baş etmeliydi. Ölen babasından kalan işleri devralmıştı ve borçları ödemeli, mali durumunu düzeltmeliydi. Aynı zamanda savaş esiri olan kuzeni Ethan'ı bulup ülkesine dönmesini sağlamalıydı. SevdiklerimKarakterler mükemmel değil. Saf kızımız Claire dünya güzeli olmasına rağmen bu kitap onun kitabı değil. Tory daha kısa ve kız kardeşinin yanında daha gösterişsiz. Cord ise evet bir kont ama aşırı sert, harika bir adam değil. Ne kadar sert diye tasvir edilse de adam sürekli gülüyor. Bırakın onu, kıkırdıyor :) Bu durum çoğu kişiyi çıldırtsa da ben sevdimKitap sadece Tory&Cord odaklı değildi. Yukarıda bahsedilen yan konulara derinlemesine eğilmişti yazar. Ve Claire'in başına gelenleri de tüm ayrıntısıyla okuduk... Tüm karakterleri yakınen tanıdık.... Satranç oyununu, kitabın çoğu kısmının hamleler üzerinden anlatılmasını da sevdim. ---SevmediklerimKitabın başında malikaneye yerleştiklerinde, Cord ilk Claire'in güzelliğinden etkilenir, onun peşinden koşar, daha sonra çok ama çok saf olan Claire'i masum ve çocuksu bulup, ablaya yönelir. Bu beni çok ama çok rahatsız etti (Spoiler saymıyorum kitabın ilk 20 sayfasında geçen bir olay)Ortalara doğru o kadar heyecanlı olaya rağmen kitabın temposu oldukça düşüyor. Tekdüze bir hale geliyor. Ayrıca karakterler de ortalardan sonra kişiliklerinin tersine ve çok saçma davranıyorlar. İki tarafın da yaptıkları beni kızdırdı.  ---Sonuç olarak belli kalıpların içinde olan -sert, karanlık, aksi dük; güzeller güzeli bir esas kız vs - historical romance'ları sevenlerin tarzına uymayacaktır.. Ancak tüm historical romance'ların birbirine benzediğini düşünüyor, farklı bir kurgu arıyorsanız okuyabilirsiniz :)İkinci kitapta Ethan'ın, üçüncü kitapta ise Cord'un kankası (:p) Rafael'in hikayesini okuyacağız. Karakterler öyle güzel anlatılmıştı ki kurgunun tekdüzeliğine rağmen serinin devamını da merak ediyorum. Çok tuhaf... PUANIM: ♥♥♥

8 Ocak 2014 Çarşamba

Ben Her Neysem O'nun Yorumladığı Tüm Kitapların Listesi

Merhabalar,

Blogumda bugüne kadar yorumladığım tüm kitapların listesini burada bulabilirsiniz. :)

Sevgiler ^^

Ahmet Karayün - Gizli Miras

Aimee Carter - Tanrıça (Tanrıça/Goddess Test #1)

Aimee Carter - Tanrıçanın Savaşı (Tanrıça/Goddess Test #2)

Amelia Grey - Baştan Çıkartan Aşk

Anne Rice - Vampirle Görüşme (Vampire Chronicles #1)

Arthur Schopenhauer - Aşkın Metafiziği

Atilla Atalay - Sıdıka 

Becca Fitzpatrick - Fısıltı (Hush Hush #1)

Becca Fitzpatrick - Çığlık (Hush Hush #2)

Becca Fitzpatrick - Sessizlik (Hush Hush #3)

Becca Fitzpatrick - Final (Hush Hush #4)

Bernice L. McFadden - Kiralık Ten

Brenda Joyce - Maskeli Balo (deWarenne Dynasty #7)

Canan Tan - Aşkın Sanal Halleri

Canan Tan - En Son Yürekler Ölür

Canan Tan - Eroinle Dans

Canan Tan - Yüreğim Seni Çok Sevdi

Caroline Leavitt - Anne

Celeste Bradley - Gönlünü Kimseye Kaptırma (Yalancılar Kulübü/Liar's Club #1)

E.L. James - Grinin Elli Tonu (Elli Ton/Fifty Shades #1)

E.L. James - Karanlığın Elli Tonu (Elli Ton/Fifty Shades #2)

E.L. James - Özgürlüğün Elli Tonu (Elli Ton/Fifty Shades #3)

Eileen Cook - Aşk Falcısı

Erin Lurus - Okyanus (Veroponen Hikayeleri #1)

Eva Stachniak - Kış Sarayı

Fatih Murat Arsal - Nefretten Sonra (Dört Zorlu Arkadaş/İsimsiz Seri #1)

Fatih Murat Arsal - Yalnız Gözlerin İçin (Dört Zorlu Arkadaş/İsimsiz Seri #3)

Fatih Murat Arsal - Zoraki Koca Şahane Gelin 1 (e-book)

G.A. Aiken - Ejderin Aşkı (Ejderha/Dragon Kin #1 )

George R. Martin - Taht Oyunları (Game Of Thrones Çizgi Roman #1)

Gonçarov - Oblomov 

Heidi Betts - Kördüğüm (Chicks with Sticks #1)

Hiromu Arakawa - Çelik Simyacı (FullMetal Alchemist #1) MANGA

Iris Johansen - Tehlikeli Aşk (Sedikhan #2)

Isabel Abedi - Lucian

J. K. Beck - Davet (Gölge Varlıklar/The Shadow Keepers #1)

J. K. Beck - Nefes (Gölge Varlıklar/The Shadow Keepers #2)

J. K. Beck - Tutsak (Gölge Varlıklar/The Shadow Keepers #3)

Jack London - Ademden Önce

Jamie McGuire - Tatlı Bela (Beautiful #1)

Jamie McGuire - Ayaklı Bela (Beautiful #2)

Jeaniene Frost - Mezarla Randevu (Night Huntress/Gece Avcısı Serisi #1)

Jennifer L. Armentrout - Obsidiyen (Lux #1)

Jennifer L. Armentrout - Saplantı (Lux Spinoff)

Jodi Picoult - Anlaşma

Joel Dicker - Harry Q. Davasının Ardındaki Gerçek

Judith Ivory - Çirkin

Judith McNaught - Sonsuza Kadar (Sequel #1)

Judith McNaught - İçinde Aşk Saklı (Westmoreland #2 )

Judith McNaught - Sen Gelmeden Önce (Westmoreland #3)

Keith R. A. DeCandido - Bir Daha Asla (Supernatural #1)

Kerstin Gier - Yakut Kırmızı (Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer #1)

Kerstin Gier - Safir Mavi (Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer #2)

Kerstin Gier - Zümrüt Yeşil (Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer #3)

Kerstin Gier - Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer Serisi Genel Yorum

Khaled Hosseini - Uçurtma Avcısı

Khaled Hosseini - Ve Dağlar Yankılandı

Kieran Kramer - Beni Uzaklarda Arama (Impossible Bachelors #1)

Kim Noble - Hepimiz

Kristin Hannah - Ateşböceği Yolu (Ateşböceği Yolu/Firefly Lane #1)

Kristin Hannah - Ateşböceğinin Şarkısı (Ateşböceği Yolu/Firefly Lane #2)

L.J. Smith - Uyanış ve Savaş (Vampir Günlükleri/Vampire Diaries #1)

L.J. Smith - Öfke ve Karanlık Buluşma (Vampir Günlükleri/Vampire Diaries #2)

Laura Reese - Tepeden Tırnağa

Lara Adrian - Gece Yarısı Öpücüğü (Midnightbreed #1)

Lara Adrian - Kızıl Öpücük (Midnightbreed #2)

Lara Adrian - Gece Yarısı Uyanışı (Midnightbreed #3)

Larissa Ione - Ares (Mahşerin Dört Atlısı/Lords of Deliverance #1)

Lee Monroe - Karanlık Kalp (Karanlık Kalp Üçlemesi #1)

Linda Howard - Sweeney

Maria V. Snyder - Zehir Ustası (Study #1)

Maureen Smith - Seninim

Megan Shepherd - Kaçığın Kızı (The Madman's Daughter #1)

Melissa Senate - Kırık Kalpler Tamircisi

Matsuri Hino - Vampir Şovalye (Vampire Knight #1) MANGA

Namık Kemal - Gülnihal

Nancy Pickard - Bakire

Olivia Cunning - Tutkulu Notalar (Günahkarlar Turnede/Sinners On Tour #1)

Patricia K. Azeltine - Aşkın Büyüsü

Ransom Riggs - Sherlock Holmes El Kitabı

Rita Hunter - Yağmurla Gelen (e-book)

Safvet Nezihi - Zavallı Necdet

Sarah Jio - Yağmur Sonrası

Sere Prince Halverson - Mutluluğun Öteki Yüzü

Sherryl Woods - Aşka Şans Ver (Chesapeake Kıyıları Serisi #1)

Sherryl Woods - Aşk Kokan Çiçekler (Chesapeake Kıyıları Serisi #2)

Sir Arthur Conan Doyle - Sherlock Holmes: Kızıl Soruşturma

Suzanne Collins - Açlık Oyunları (Açlık Oyunları/Hunger Games #1)

Suzanne Collins - Ateşi Yakalamak (Açlık Oyunları/Hunger Games #2)

Suzanne Collins - Alaycı Kuş (Açlık Oyunları/Hunger Games #3)

Sylvain Reynard - Gabriel'in Cehennemi (Gabriel's Inferno #1)

Sylvia Day - Sana Soyundum (Crossfire #1)

Syrie James - Charlotte Bronte'nin Gizli Günlükleri

T.E. Sivec - Güzel Bir Yalan (Ateşle Oyun/Playing with Fire #1)

Tayfun Şahin - Hazel (Aşk Serisi #1)

Tayfun Şahin - Mehdi (Aşk Serisi #2)

Tayfun Şahin - Başkan (Aşk Serisi #3)

Tayfun Şahin - (Aşk Serisi #4)

Teresa Medeiros - Bazıları Ateşli Sever (Kincaid Highland #1)

Teresa Medeiros - Güllerin Fısıltısı 

Tess Gerritsen - Cerrah (Rizzoli & Isles #1)

Tim Weaver - Ölüm Patikası (David Raker Serisi #2)

Tuna Kiremitçi - Git Kendini Çok Sevdirmeden

Tuna Kiremitçi - Bu İşte Bir Yalnızlık Var

Tünay Avcı - Katilin Kitabı

Victoria Alexander - Sonunu Bile Bile (Last Man Standing #1)

W. Bruce Cameron - Can Dostum

Zeki Kayahan Coşkun - Durun Siz Evlenemezsiniz

Zeki Kayahan Coşkun - Fareli Köyün Kavalcısı ve Saz Arkadaşları (Uyku Kaçıran Masallar #1)

Zeki Kayahan Coşkun - Türkleri Anlama Klavuzu 1

Zeki Kayahan Coşkun - Türkleri Anlama Klavuzu 2

Zülfü Livaneli - Leyla'nın Evi

Zülfü Livaneli - Mutluluk

Zülfü Livaneli - Serenad

BEYAZ DİZİ/HARLEQUIN

Deirdre Mardon - Viyana'da Randevu (Gelişim 337)

Elizabeth Rolls - Hanımeli Kokusu (Harlequin Historical)

Julia James - Sahte İhanet (Harlequin High Life)

Maya Banks - Geçmişin Ayak İzleri (Pregnancy & Passion #2)

Robyn Donald - Korsana Altın Yakışır (Gelişim 452)

Aralık Ayı Ganimetlerim- 2013

Bakalım bu ay'ın ganimetleri nelermiş!    1- Hakan GÜNDAY- DAHA okumak için tık tık    2- Gökçe DÖLEK- HER BİR KADININ HİKAYESİ okumak için tık tık    3- PUCCA- AY HADİ İNŞALLAH okumak için tık tık

 Peki sizin Aralık  ayı ganimetleriniz neler? Cevaplarınızı merakla bekliyorum! 

6 Ocak 2014 Pazartesi

Güzel Bir Yalan - T.E.Sivec - Ateşle Oyun #1

Kitap Adı: Güzel Bir Yalan

Orijinal Adı: A Beautiful Lie

Yazar: T.E. Sivec

Çeviri: İsmail Korhan Tok

Yayın Evi: Aspendos Yayıncılık

Basım Yılı: Kasım 2013Sayfa: 545

Seri: Ateşle Oyun #1 (Playing With Fire)

Seri Sıralaması

1. Güzel Bir Yalan (A Beautiful Lie) - Garrett

2. Because of You - Brady

3. Worn Me Down - Austin

4. Closer To The Edge - Cole

Tüm hayatınızın baştan sona bir yalan olduğunu öğrenirseniz ne yaparsınız? Parker üniversitenin kafesinde Garrett ve Milo'yla tanıştığında aslında Garrett'tan hoşlanmıştı. Ancak babasının, hayatının aşkı olan annesinin ölümünden sonra nasıl bir çöküntü yaşadığını, alkol batağına sürüklenip kızını yani Parker'ı bile umursamadığını gördüğü için bu kadar tutkulu bir aşktansa daha güvenli bir limana sığınmayı tercih etti. Bu kişi Milo'ydu. Milo Parker'a ondan hoşlandığını hemencecik belli etmişti, Parker'sa sadece arkadaşlığından hoşlandığı, yaralarını sarmak istediği Milo'yu seçti. Garrett en yakın dostu Milo'yla gittikleri kafede Parker'la tanıştığında, ilk görüşte etkilenmişti ondan. Ancak üvey baba dayağıyla büyümüş, küçüklüğünden beri istediği hiçbir şeye sahip olamamış çocukluk arkadaşı Milo'nun da ondan hoşlandığını görünce, arkadaşı için geri durdu. Üstelik Parker da Milo'dan hoşlanıyor gibi görünüyordu.Yıllar sonra Milo bir görevde öldü. Ölümünün şüpheli olduğunu düşünen Garrett gerçeği bulmak için yola düştü. Parker da ona eşlik etti...---Eğer birinin hayatını ve duygularını kurtarabilmek için geçmişe dönme ve doğruları söyleme şansınız olsa... Yapabilir miydiniz?---Gerçek içinde gerçek, yalan içinde yalan olan sır yumağı bir kitap. Harika bir aşk hikayesinin yanı sıra harika bir macera ve polisiye. İki türün de eşit bir şekilde ve iç içe anlatıldığı bir kitap... Bir yandan Garrett ve Parker arasındaki ifade edilmemiş duygular bir yanda Milo'nun ölümünün arkasındaki sır sonucu atıldıkları macere... İki türü de seven şahsım adına çok ama çok severek ve merakla okuduğum bir kitap oldu. Çoğu yerini de oldukça gerçekçi bulduğumu söylemeliyim.Kitapta aksayan tek yön, çeviriydi. İlk yüz sayfa oldukça göze batıyordu çevirideki bozukluklar, 100. sayfadan sonra kitabın çevirisi oldukça düzeldi. Çevirideki en büyük sıkıntının 'birebir çeviri' olduğunu düşünüyorum. Dilimizde olmayan deyimler ve kelime grupları dilimize uyarlanarak değil, olduğu gibi çevrildiği için göze hor görünüyor, ilk yüz sayfadaki çoğu yerde cümleler düşük... Ancak kitap sonrada kendini bu konuda oldukça düzeltiyor.Çeviri dışında konusunu ve anlatımını çok beğendiğim bir kitap oldu. Seriye devam etmek istiyorum. 4 ajan arkadaşın hikayelerinin anlatıldığı seride en çok merak ettiğim kişi bana Sherlock'taki gibi "Brany is the new sexy!" dedirten, bilgisayar kurdu Brady ^^ Kendisi 2. kitapta bizimle :)Sevgiler...PUANIM: ♥♥♥♥

Müslüman cuma gününü nasıl geçirmeli?

Cuma, Müslümanların bayram olarak kabul ettikleri, bütün meşguliyetlerden sıyrıldıkları kutlu bir gün. ‘Cuma günü yapılan özel ibadetler, okunan özel dualar var mı, bu günün bereketinden nasıl istifade edilebilir?’ gibi soruların cevabını merak ettik. Bu günün, cuma namazından ibaret olmadığını gördük.Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem), Buhari’de nakledilen bir hadis-i şeriflerinde ümmetini fırsat dilimlerinden istifade etmeye çağırarak şöyle buyurur: “Beş gece vardır ki, o gecelerde yapılan dualar geri çevrilmez. Bunlar Receb ayının ilk cuma gecesi (Regâib Gecesi), Şaban ayının on beşinci gecesi (Beraat Gecesi), Cuma Gecesi, Ramazan Bayramı Gecesi, Kurban Bayramı gecesi.”Rahmeti gazabından üstün olan Cenâb-ı Hakk’ın kullarına diğer günlerden daha fazla lütuflar bahşeylediği zaman dilimlerinden biri yukarıdaki hadis-i şerifte de bahsedildiği gibi cuma günü. Duaların kabul edildiği ‘icabet saati’ni de içinde barındıran bu günü iyi değerlendirmek Müslüman için bulunmaz bir hazine ve bundan pay sahibi olmak ancak maddî ve manevî hazırlık yapmakla mümkün. İki Cihan Serveri (sallallahu aleyhi ve sellem), bir diğer hadisinde “Cuma günü ve gecesinde kendisine yönelen ve af dileyen bütün Müslümanları mağfiret eder.” buyurmuş. Bu konuda Müslim’in rivayet ettiği bir diğer hadis ise şöyle: “Güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma’dır; Âdem o gün yaratılmış, o gün cennete girmiş ve o gün cennetten çıkarılmıştır; kıyamet de Cuma günü kopacaktır.”Müslümanların haftalık bayramıPeygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde Medine yakınlarındaki Rânûnâ Vadisi’nde, günümüzde Cuma Mescidi olarak bilinen yerde ilk cuma namazını kıldırmış ve şöyle buyurmuştu: “Bundan böyle her cuma günü, cuma namazını kılmak ümmetim üzerine farz kılınmıştır.”Cuma günü, Müslümanların haftalık bayramı. Bu durum birçok rivayette açıkça belirtiliyor. Bunlardan birini Enes b. Malik şöyle naklediyor: “Bana Cebrail (aleyhisselam) geldi. Avucunda beyaz bir ayna vardı. ‘Bu Cuma namazıdır, Rabb’in onu, sana ve senden sonra ümmetine bayram olsun diye, farz kılmıştır.’ dedi. Ben de, ‘Bu günde bizim için ne vardır?’ diye sordum. Şöyle dedi: ‘O günde, pek hayırlı bir vakit vardır. Kim o zaman içinde, kendisi için nasip edilen bir hayrı isterse, Allah onu kendisine verir. Ama istediği şey, kendisi için takdir edilmemişse, Allah, ondan daha büyük bir nimeti kendisi için ahirete saklar. Kul kendisi için takdir edilmiş olan bir kötülükten Allah’a sığınırsa, Allah onu, ondan daha büyüğünden muhafaza buyurur. Cuma günü, meleklerin yanında günlerin en kıymetlisidir. Biz onu, ahirette yevmü’l-mezîd (ikramı çok olan gün) diye anarız.” Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Cebrail’e “O güne niçin yevmü’l-mezîd denir?” diye sorar. Cebrail (aleyhisselam), “Çünkü Azîz ve Celîl olan Rabb’in, cennette beyaz misk ile donatılmış bir vadi hazırlamıştır. Cuma günü olduğunda, İlliyyînden Kürsü makamına iner.” diyerek cumanın çok mühim bir gün olduğuna işaret eder. Hadis şöyle son bulur: “Yüce Allah, cuma günü müminler için tecelli buyurur, onlar Allah’ın cemaline nazar ederler.”Cuma günü bu günün şanına yakışacak şekilde hazırlandıktan sonra camiye gidip hutbe dinleyen ve namazı eda eden kimsenin o gün ile daha önceki cuma arasında işlemiş olduğu günahların affedileceğini müjdeleyen Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ayrıca, bu günü önemsemeden üç cuma namazını terk eden kimsenin ise kalbinin mühürleneceğine dikkat çekiyor.Sırlı vakit, ‘İcabet saati’Cuma gününü önemli kılan hususlardan biri de içinde bulundurduğu özel zaman dilimi. ‘İcabet saati’ olarak adlandırılan bu özel zamanı Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ümmetine şöyle müjdeliyor: “Cuma gününde bir zaman vardır ki, şayet bir Müslüman namaz kılarken o vakte rastlar da Allah’tan bir şey isterse, Allah ona dileğini mutlaka verir.” Hz. Peygamber, bu sözleri söylerken de eliyle bu vaktin çok kısa olduğuna işaret etmiş. İcabet saatinin, tanyeri ağardıktan güneş doğuncaya, zevalden itibaren namazın başlamasına, imamın minberde hutbe okurken, oturup (namazdan) ayrılıncaya kadar, ayrıca güneşin bir karış yükselmesinden itibaren baş­layıp bir kulaç yükselinceye kadar geçen süre ve ikindi namazı ile güneşin batışı arasındaki zaman olduğu şeklinde çeşitli görüşler ileri sürülüyor. Ancak buna rağmen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem) o anın gizli olduğunun altını şöyle çiziyor: “Ben onu biliyordum, ancak Kadir Gecesi gibi o da bana sonradan unutturuldu.” Dolayısıyla o anı yakalayabilmek, cuma gününü bir bütün olarak yaşayıp Allah’a tam bir teveccühle yönelmeye bağlı. Dinimize göre geceler önce geldiğinden cumayı idrak edebilmek için perşembe akşamından başlamak üzere maddî ve manevî temizliğe her zamankinden daha fazla önem vermek, hatta perşembe günü ikindi vaktinden itibaren bu özel güne hazırlanmak gerekiyor. Böylece hem sevap kazanabilir hem de Allah-u Teâlâ’nın rahmetine mazhar olabiliriz.Efendimiz’in beyanıyla Cuma’ya hazırlanmaBuhari’den nakledilen bir hadis-i şerifte, Kâinatın Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem), cuma gününün ehemmiyetini ve bu güne nasıl hazırlanılması gerektiğini şöyle anlatıyor: “Her kim cuma günü gusleder, güzelce yıkanır, temizlenir, temizliğini güzel yapar, en güzel elbisesini giyinir ve Allah Teâlâ’nın nasip ettiği güzel kokudan sürünür, sonra cumaya gider, lakırdı etmez ve Müslümanların omuzlarına basmaz ve onlara eziyet etmezse, Allah o cuma ile diğeri arasındaki kusurlarını affeder.”Cuma hazırlığı perşembeden başlarHadis-i şeriflerde cuma gününe perşembe gecesinden hazırlanılması gerektiği ifade ediliyor. Bir Allah dostu da “Cumayı perşembeden karşılamalı, perşembe ikindiden sonra istiğfar etmeli. Kur’an-ı Kerim ve Yasin Sûresi’ni okumalı.” tavsiyesinde bulunuyor. Böylelikle cuma temizliğinin yalnızca maddi temizlikten ibaret olmadığına manevi anlamda da cumaya hazırlanılması gerektiğine işaret ediliyor.Cuma günü neler okunur?*Gün boyunca Kehf Sûresi’ni;*Sabah namazında Secde ve Dehr (İnsan) sûrelerini;*Cuma namazında Cum’a ve Münâfikün veya A’lâ ve Gâşiye sûrelerini;*Cuma gecesi (perşembeyi cumaya bağlayan gece) Yasin-i Şerif sûresini okumalı.*Cuma günü ikindi namazından sonra, seccade üzerinde elinden geldiği kadar, (ya Allah, ya Rahman, ya Rahim, ya Kavi, ya Kadir) demeli, sonra dua etmelidir.Bu günde yapılması gerekenler:*Gusletmeli.*Cuma namazına erken gitmeli, ilk safta yer almalı. Namaz kılanın önünden geçmemeli. Hatibin minbere çıkmasından itibaren cumanın farzı kılınıncaya kadar konuşmamalı.*Az da olsa sadaka vermeli. Çoluk çocuğunun nafakasını bol vermeli.*Çok salavat-ı şerife getirmeli.*Mümkünse ana babanın ve salih zatların kabirlerini ziyaret etmeli.Cuma günü yapılması uygun olmayan hususlar*İmamın minbere çıkıp iç ezanın okunmasından itibaren namaz kılınıncaya kadar geçen sürede alışveriş ve benzeri bir dünya işiyle meşgul olmak.*Hutbe esnasında konuşmak.*Cuma günü namaz vakti girdikten sonra namazı kılmadan yolculuğa çıkmak. Bu hareket, Hanefilere göre mekruh. Ancak vakit girmeden yola çıkmanın mahzuru yok. Şafii ve Hanbeliler vakit girsin ya da girmesin cuma namazını kılmadan yolculuğa çıkmayı sakıncalı buluyor.

2 Ocak 2014 Perşembe

One Better Day'den Gelen Kargom ^^

  

One Better Day bana harika bir kargo gönderdi :) Tüm özel günleri içine alan bu kargo beni o kadar mutlu etti ki, bu el emeğiyle bezeli kargodan bahsetmek istedim :) 

Öncelikle One Better Day'in anneciğinin el emeği, göz nuru ^^

O kadar güzeller ki, hem de mor :)  

Hazine sandığım... :) Cidden öyle... Bana nazar değmesin diye aldığı bilekliğe bayıldım, sürekli takacağım artık ^^ Pandalı anahtarlığın aramızda bir anlamı var... Kendisi anahtarlıkları çok sever, bir tür anahtarlık koleksiyonu vardır desek yanlış olmaz. Pandalı anahtarlığın dışında çok güzel beyaz gül şeklinde anahtarlık daha var. 

İkimize de aldığı çok güzel bir saat, üstelik kenarında kelebek ^^ var. Aramızdaki bir espriye istinaden bana küçük bir kayacık yollamış :p Ve beni en en en en şoka uğrayan şey: KOLYE *_*

Çünkü o kolyeyi rüyamda görmüştüm... Evet, evet rüyamda. Üstelik bir film, bir kitap gibi uzun ve çok etkili bir rüyaydı. Bu rüyada da böyle bir kolye hediye ediliyordu bana, işte One Better Day, o kolyeyi bulmuş bana, ve hemen hemen aynı *_* İşte bu beni şok etti :*

Bir de yakından bakalım :) 

Ve kendisinin benim için yaptığı kara kalem çizimler :) Kendisi çizim konusunda çok yeteneklidir, her ne kadar kendisi bunun yetenek değil,  terapi için yaptığı bir şey olduğunu söylese de... -_-

Çizimleri gösteremediğim için üzgünüm ^^ Tek kelimeyle bayıldım...

Bu arada kendisine daha önce bir kargo yollamıştım, birkaç dosya yükleyebilmek için usb belleğimi koymuştum kargoya. Kendisi onu da geri yollamış ve içine 3 tane film atmış :) Sürekli yeni ilgi alanları bulan ve deneyen ben bir ara birkaç hint filmi izlemiştim, güzeldi ama araya başka şeyler girmiş, ilgim uzun sürmemişti. Yine de Hint filmlerine ve müziklerine sempati beslerim uzaktan. One Better Day ise bu konuda tam bir master'dır :) Bana da yol gösterecek, bunun başlangıcı olarak da bu filmleri atmış ^^

Beni bu kadar mutlu eden kargosu için One Better Day'e ve annesine çok teşekkürler :)