31 Ekim 2014 Cuma
Helal kazanmak gibisi yok
30 Ekim 2014 Perşembe
Bozulan Yeminler - Sabrina Jeffries (Hellions of Halstead Hall #1)
Kitap Adı: Bozulan Yeminler
Yazar: Sabrina Jeffries
Orijinal Adı: The Truth About Lord Stoneville
Çeviri: Funda Sularöz
Yayınevi: Epsilon Yayınları
Sayfa Sayısı: 374
Basım: 2.Baskı - Ocak 2011
Seri: Hellions of Halstead Hall #1
Seri Sıralaması:
#1 Bozulan Yeminler / The Truth About Lord Stoneville (Oliver&Maria)
#2 Yatağımdaki Yabancı / A Hellion in Her Bed (Jarret&Annabel)
#3 Sır Gibi Sakladım / How to Woo a Reluctant Lady (Minerva&Giles)
#4 Vahşi Bir Lordun Kollarında / To Wed a Wild Lord (Gabe&Virginia)
#5 Son Çarem /A Lady Never Surrenders (Celia&Jackson)
#6 'Twas The Night After Christmas (Pierce&Camilla)
Freddy ona yaklaştı, gardiyanlarına gizli bir bakış attıktan sonra sesini alçalttı. "Stoneville iyi birine benziyor."Maria, histerik kahkahasını bastırmaya çalıştı. "Ahh, evet, oldukça iyi. Onunla bir genelevde tanıştık ve büyükannesini kandırmak için bize şantaj yapıyor."Hester Plumtree'nin sabrı tükenmişti. Anne ve babalarının ölümünden sonra elinde sadece beş tane torunu kalmıştı. Ama torunları evlenip yuva kurmak, sorumluluk almak yerine; serserilik peşindeydiler. Büyük torunu Oliver işlerin başına geçeceğine hovardalık ediyordu, genelevlerden çıktığı yoktu. Onun bir küçüğü Jarret, bira fabrikasının başına geçeceğine kumar masalarında sabahlıyordu.Gabe, tehlikeli fayton yarışları yapıp hayatını riske atıyordu. Bir leydi olarak sorumluluklarının farkında olmayan Minerva, gothic erotik romanslar yazıyordu; hem de kendi adıyla yayınlatarak.En küçükleri Celia ise nakış işlemesi, modadan konuşması gerekirken atıcılık, binicilikle ilgileniyor; mütemadiyen erkek gibi davranıyordu. Onları kendi haline bırakmanın faydası yoktu ve Hester da giderek gençleşmiyordu. Bir plan yaptı; ya bir yıl içerisinde evlenecekler ya da hepsini mirastan mahrum edecekti. ---"Eğer diğer insanların hayatı hakkında konuşabilecek bu kadar çok vaktiniz varsa size yapılacak daha çok iş verilmeli."---Maria'nın da sabrı tükenmişti. Evlilik hayalleri kurarken önce nişanlısı ortadan kaybolmuş, sonra babası vefat etmişti. Maria, hem babasının mirasından payını alabilmek; hem de nişanlısını bulabilmek için şaşkın kuzeni Freddy'le Amerika'dan İngiltere'ye geldi. Daha geldikleri gün başlarını belaya sokup kendilerini bir genelevde hırsızlıkla suçlanırken buldular. Maria'nın nişanlısını bulması, Oliver'ınsa babannesini bu fikirden vazgeçirmek için bir nişanlı bulması gerekiyordu. Ve Oliver, Maria'ya bir anlaşma teklif etti. Ah Oliver, içindeki onu yiyip bitiren suçluluk beni de yiyip bitirdi. Uzun uzun düşündüm hayatı kendimize nasıl zindan ettiğimizi, kendimizi suçlayacak bir şey bulduğumuzda nasıl acımasızca üstüne gittiğimizi... ---"Vicdanım olduğu için beni suçlayan ilk kadınsın."---Sharpe kardeşleri çok sevdim. :)Sabrina'nın harika bir anlatımı var. Bir historical romance'da aradığım ne varsa bulduğum bir kitap oldu benim için. Tüm kardeşleri sevdim ama Minerva'ya şimdiden hayran oldum, onun kitabını inanılmaz merak ediyorum. ---"Aşka inanmayan bir adam için bu kelimeyi çok fazla kullanıyorsun."---Freddy'nin beni öldüren konuşmaları, büyükannenin entrikaları, kitabı birlikte okuduğumuz One Better Day'in gönderdiği müstakbel Oliver resimleri derken kitap bitivermişti.Kitabı kapadığımda devamını istiyordum ve bir yandan da tamamıyla beni tatmin ettiğini fark ettim. Öldüğüm Alıntı: "Nelerden vazgeçtiğini bilmiyorsun bile," dedi Oliver. "Bir adamın dokunuşunun altında darmadağın olmanın ne demek olduğunu bilseydin, saygıdeğer bir evliliğin ruhsuz rahatı için bunu fırlatıp atmaya bu kadar istekli olmazdın."
Seriye devam :)Birlikte okuduğumuz One Better Day'in yorumu için TIKTIK!PUANIM: ♥♥♥♥♥Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!
25 Ekim 2014 Cumartesi
Başkadeniz'e Dönüş - Danielle Martinigol (100Dünya Üçlemesi #2)
Kitap Adı: Başkadeniz'e Dönüş
Yazar: Danielle Martinigol
Orijinal Adı: L'envol de l'abîme
Çeviri: Azade Aslan
Yayınevi: ON8 Kitap
Sayfa Sayısı: 191
Basım: Ağustos, 2014
Seri: La trilogie des Abîmes series // 100Dünya Üçlemesi
Serinin Diğer Kitapları:
#1 Les Abimes D'Autremer // 100Dünya'nın Gizli Yüzü
#2 L'envol de l'abîme // Başkadeniz'e Dönüş
#3 L'appel des abîmes // Abislerin Çağrısı
"Önceki akşam mürettebatını Ejderha'nın ateşinden kurtaran Abis'in incisi olsaydım, Başkadeniz'e döner, onu Rheia bölgesindeki gemi şantiyelerine götürürdüm. Ejderha'nın gazlarının ek karın plakalarının altına sızıp sızmadığını denetlemek için onu sırtüstü çevirirdim. Her şeyi milimi milimine kontrol eder; sonra da onu ne kadar çok sevdiğimi göstermek için plakalarının birinin altından Abis'imin gövdesini okşardım ve sonra da uçmasına izin verip, onu doğduğu dünyanın göklerinde özgür bırakırdım. Abis'im geri dönene kadar, onun olmaktan mutlu, yolunu gözlerdim."Corian, 100Dünya Topluluğunun en fakir gezegenlerinden Djauze'de yaşıyordu. Genellikle kaçakların yerleştiği gezegen, çöplük gibi görülüyordu. Zaten Corian'ın babası da bir kaçaktı. Corian gelincik sarmaşığı toplarken bir yandan bir Abisin pilotu, daha doğrusu incisi olduğunu hayal ederdi. Babasının da sık sık hatırlattığı üzere bu imkansız bir hayaldi. Sonra bir gün Başkadeniz'de abislere seçim için sunulacak inci adaylarını galaksinin dört bir yanından toplamak üzere gezen abis, onların gezegenine indi. Corian, yıllardır kurduğu hayallerinin gerçekleşmesini dilerken, aslında hayallerinin birçok emele de alet edildiğini görecekti. ---İlk kitabın karakteri Sandiane üzerinden devam edeceğini sandığım ikinci kitapta bambaşka biriyle karşı karşıyayız: Corian.Sandiane ve yaşadıklarının üzerinden on yıldan fazla geçmiştir. Sandiane artık evli ve Aëla isimli bir de kız annesi bir incidir. Yıllar önce başına gelenler nedeniyle artık abisler sadece Başkadenizlilerin değil tüm dünya halklarının da katılım şansı olduğu bir şekilde incilerini seçeceklerdi.Corian, bir abis tarafından seçilmeyi beklerken aslında onu bambaşka şeyler bekliyordu. ---İlk kitaptan daha çok sevdim bu kitabı. İkinci kitapta Sandiane'in devam eden hayatına da şahit oluyoruz bir yandan. Ancak Corian serinin ruhuna uygun olarak yine genç bir karakter. Yazar, bu kitapta beni oldukça şaşırttı ve ters köşe yaptı. Kitap basit bir şekilde: "Corian hep bir inci olmayı hayal ederdi ve ne garip ki tüm abisler bir anda ayaklarına kapandı ve Corian hemen bir inci oluverdi. Haydi hoşça kalın." temasına sahip olsaydı, hayal kırıklığına uğrardım. O yüzden yazarın olayları bağlayışını çok sevdim.Corian, Cem ve Aëla arasında gelişen dostluk ise beni çok duygusal bir yerden yakaladı. Mel'in ailesinin başına gelenleri de öğrendik. :(Gelelim kitabın mesajlarına. Ne kadar gençlere hitap eden bir bilim kurgu olsa da verdiği mesajların oldukça "yetişkin" olduğundan bahsetmiştim. Bu kitapta yine iliğime kadar hissettim.İlk kitapta irdelenen haber alma özgürlüğü ve özel yaşamın gizliliği meselelerinden sonra bu kitapta da medyanın gücünü, verilen haberlerin "doğruluğunu", manipülasyonu, politikaya nasıl alet edildiğini yakinen görüyoruz. Uzun uzun medyanın aslında nelere hizmet ettiğini düşünürken bulabilirsiniz kendinizi benim gibi. Ve yazar bunu gençlerin gözünden, o kadar basit düzeyde anlatıyor ki. Olayların belki bir nevi yaşıma göre basit kaldığı bu seriyi sevme nedenim sanırım alt metinler. Başkadeniz'de ve 100Dünya Topluluğunda işler beklemediğim yönlerde değişti. Serinin son kitabı bayağı alevli gibi. Sevgiler. PUANIM: ♥♥♥♥♥
Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!
24 Ekim 2014 Cuma
Milyonluk Günahkar Düet - C. L. Parker (Million Dollar Duet #2)
Yazar Adı: C. L. Parker
Orijinal Adı: A Million Guilty PleasuresÇeviri: Ilgın YıldızYayınevi: Novella YayınlarıSayfa Sayısı: 288
Basım: Ekim 2014
Seri Adı: Million Dollar Duet #2
Serinin Diğer Kitapları:
#1 Milyonluk Kirli Sır / A Million Dirty Secrets
#2 Milyonluk Günahkar Düet / A Million Guilty Pleasures
"Ben süper kahraman değilim ama senin için bir kurşun yiyebilir, sadece tek bir elimi havaya kaldırıp hızla gelen bir lokomotifin önüne geçebilirim; hatta sana ulaşmak için gökdelenlerden sıçrayabilirim. Seni mutlu etmek için ne gerekiyorsa... çünkü seni seviyorum ve ihtiyacım olan tek sebep de bu."
Noah ve Lanie kısa bir aradan sonra yine bizlerle.
İkinci kitap, birinci kitabın kaldığı yerden, yine aynı çiftimizle devam ediyor.
İlk kitabı okumamış olanların yorumumu okumasını tavsiye etmem. İkinci kitaba dair spoiler vermeyeceğim, ancak ilk kitabın kaldığı yerden başlamam gerekiyor yoruma ;)
İlk kitabın sonunda duygularının farkına varmıştı çiftimiz. Noah, Lanie'nin kontratı neden imzaladığını öğrendiği için inanılmaz bir suçluluk duymuş ve kontratı yırtarak Lanie'yi serbest bırakmıştı. Mendiller, mendiller... :'(
Lanie annesinin ağırlaştığını öğreniyor ve ailesinin yanına dönüyor alelacele kitabın başında. Çift ayrıyken, annesine uygun bir kalp bulunuyor. Ve ameliyat oluyor. Lanie annesinin yanındayken Noah hastaneye Lanie'yi bulmaya geliyor ama ne kızlarının üniversitede okuduğunu zanneden Lanie'nin babası Noah'ı tanıyor, ne de Lanie onları nasıl tanıştıracağını biliyor...
Üstelik Noah'ın baş düşmanı David de haince planlar peşinde.
Bu kitapta çiftimizin ilişkilerinin nasıl sınavlar verdiğini okuyacağız :)
Yazarın kalemini sevdiğim için hızlıca bitti.
Yazar bu kez Lanie ve Noah'ın düşüncelerinin yanı sıra David'in düşüncelerine de yer vermişti.
Şok şok, kötü adam neler düşünüyor acaba?
Bu pek gördüğümüz bir şey değil o yüzden çok hoşuma gitti.
İki kitaplık, tadı damağımızda kalan bir seri oldu kısaca.
Kitabın kesinlikle 18 yaş üstü, yetişkinlere hitap edecek bir kitap olduğunu hatırlatmalıyız.
Yetişkin romansları seviyorsanız, beğeneceğinizi düşünüyorum.
Sevgiler.
PUANIM: ♥♥♥♥♥
Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!
Evlerinizi kabristana cevirmeyin!
20 Ekim 2014 Pazartesi
Çirkinin Aşığı - Elizabeth Hoyt (Prens Serisi #1)
Kitap Adı: Çirkinin Aşığı
Yazar Adı: Elizabeth HoytOrijinal Adı: The Raven PrinceÇeviri: Fulya Gümüşpala Teke
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Seri Adı: Prens / Princes #1
Seri Sıramalası:
#1 Çirkinin Aşığı / The Raven Prince (Edward de Raaf&Anna Wren)
#2 Kalbimi Sana Verdim / The Leopard Prince (Harry Pye&Giorgina Maitland)
#3 Bir Aşk Masalı / The Serpent Prince (Simon Iddesleigh&Lucy Craddock-Hayes)
#3,5 Buz Prenses / The Ice Princess (Coral Symthe&Isaac Wargate)
Dük sesin geldiği tarafa döndüğünde, şatonun duvarına tünemiş bir kuzgun gördü. Kuş sekerek yaklaştı ve kafasını kaldırarak; "Eğer kızlarından birini, bana eş olarak verirsen, prensi yenmene yardım edeceğim," dedi.
"Buna nasıl cüret edersin, seni kendini bilmez!" Yaşlı dük, öfkesinden titriyordu. "Bu uğurda gerekirse kızlarımdan birini pis bir kuşla bile evlendirebileceğimi ima ederek beni aşağılıyorsun."
Anna Wren, eşini 6 yıl önce kaybetmiş, kayınvalidesiyle yaşayan fakir bir duldu. Artık para ihtiyacı içinden çıkılmaz bir hal aldığında Anna'nın çalışmaktan başka çaresi yoktu. Ne yazık ki kendine göre bir iş bir türlü bulamıyordu. En zor anında karşısına bir sekreterlik işi çıktı. Üstelik maaşı onu borçlarından kurtaracak ve geçindirecek kadar da iyiydi.
Ne var ki iş vereni Kont Edward de Raaf çekilmez bir adamdı.
Yüzünü ve vücudunun bir kısmını çiçek bozuğu kaplayan kont, oldukça kompleksli, sert ve toplumdan uzaklaşmış bir adamdı. Onu yola getirmek çok zordu.
Ancak aralarındaki çekişme tutkuya dönüştüğünde Anna çaresiz hissetmişti.
Kontun gittiğini keşfettiği Afrodit'in Mağarası adlı geneleve gizlice gidip onunla bir gece geçirmeye çalışacak kadar çaresiz hem de...
----
Elizabeth Hoyt'un harika bir kalemi var. Kendini okutan bir dil bu.
Yazarla ilgili sevdiğim şeylerin başında mükemmel karakterler yaratma çabasının olmaması, aksine belli kusurları olan karakterler kullanması geliyor.
Ardından toplumun kurallarını ve sorunlarını da gerçekçi bir şekilde anlatması. Açıkçası ben pudralanmış peruklara kadar anlatan çok fazla historical romance okumadım.
Karakterleri çok sevdim. Edward'ın kaprisli küfürbaz halleri ama o halinde bile kendine özgü duygularını gösterişi çok güzeldi. Anna ise toplum tarafından mahcup dul rolü biçilse de ona, aslında bu kalıpların dışına çıkabilecek kadar cesur olduğunu bol bol kanıtlıyor. İnanılmaz bir çift.
Bölüm başlarına bölünmüş kitabın orijinal ismine de adını veren Kuzgun Prens masalına ise ÖLDÜM!
Masalları severim, Kuzgunları severim, Kuzgun Prense ölürüm çok doğal :)
Kuzgun deyince aklıma onlara en az benim kadar düşkün Büyülü Ayraç geliyor ^_^ İkimizin blogunun headerında da kuzgunlar bulunuyor :p
Esas hikayeden çok zaman zaman masala odaklandığım ortalardan sonra dayanamayıp kitabı birlikte okuduğumuz One Better Day gibi masalı bir çırpıda okuduğum da bir gerçektir. -_- Kendisinin yorumu için TIKTIK!
Ek olarak serideki kitapların orijinal isimlerine bayıldığımı söylemeliyim. Serideki tüm karakterleri ilk kitapta tanıyacaksınız. Ben Simon'un hikayesini inanılmaz merak ediyorum, şimdiden favorim oldu kendisi. Coral'ın novellasının yazılmış olması (Buz Prenses) ise beni çok mutlu eden bir diğer ayrıntıydı.
Kalıp dışı historical romanceları seviyorsanız siz de, yazarı çok seveceğinizi düşünüyorum.
Sevgiler. :*
PUANIM: ♥♥♥♥♥
Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!
18 Ekim 2014 Cumartesi
Okuyan Kızlar Kulübü 40. Blog Tur: Pembe ve Yusuf - Canan Tan / Tanıtım - Çekiliş
OKK 40. Blog Tur: Pembe ve Yusuf - Canan Tan
Herkese merhaba!!
OKK’nin 40. blog turunun konuğu Doğan Kitap’dan çıkan, Canan Tan’ın yazmış olduğu Pembe ve Yusuf romanı!
Kitabımızı tanıyalım
Ne benim sözüm geçer bu iklimde Ne de senin Böyle gelmiş böyle gider Son söz TÖRE'nin!
Birbirlerine delicesine düşkün iki kardeşin,
Pembe ile Yusuf'un sızılı ve çarpıcı öyküsü.
Ezenler ve ezilenlerin amansız savaşımı.
Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın değişmez kaderi...
Törenin kara gölgesi renklerin üzerine çökerken, içlerinde en gariban gördüğü "pembe"ye vermişti önceliği. Soluğu kesildi "pembe"nin, beti benzi attı. Güzelim rengini yitiriverdi. Varlığını sürdürmekle yok olmak arasındaki ince çizgide asılı kaldı. Tıpkı yaşamın içindeki gerçek PEMBE'ler gibi...
Tur Takvimimiz
17.102014
Duyuru – Takvim – Çekiliş
18.10.2014
Pudra Tozu – Canan Tan ile Röportaj
Kitap Tutkusu – Pembe ve Yusuf’dan Şarkılar
Kütüphanemden Kitap Manzaraları – Ön okuma
Fighting!! – Bir Okurun Gözünden Canan Tan ve Kitapları
19.09.2014
Yorum
Pudra Tozu
Kitap Tutkusu
Fighting!!
Çekilişe Katılmak İçin TIKTIK
Doğan Kitap'a katkılarından ötürü teşekkür ederiz...
17 Ekim 2014 Cuma
Bu bir ‘kimse var’ hikâyesi
İki Mim: Book Challange Tag & Biraz Müzik Biraz Ben
Merhabalar,
Sevgili Kitap Karavanı ve Fuşyamsı Düşünceler beni Book Challange Tag'ine, Şimşek Kız'ın Güncesi ise Biraz Müzik Biraz Ben Tag'ine mimlemiş.
Topluca cevap vereyim dedim. Etiletledikleri için teşekkürler. :)
Book Challange Tag
1. İlk Hayranlığım: Sherlock Holmes! Liseye başladığım seneye kadar dolu kitap okumuş ama pek seri işlerine bulaşmamıştım. Bulaştıklarıma da deli gibi bir hayranlık duymamıştım. Ta ki ödev hazırlamak için okuduğum İngilizce Sherlock Holmes hikayesine kadar. Şimdi ise tüm Sherlock Holmes kitaplarını devirmiş, filmleri dizileri hatmetmiş biriyim...
2. Favori Serim: Sherlock Holmes
3. Favori Kitabım: Sherlock Holmes :P Kızıl Soruşturma - Bohemia'da Skandal - Son Vaka - Boş Ev
4. Favori Erkek Karakterim: Sherlock Holmes :p
5. Favori Kadın Karakterim: Irene Adler
6. Favori Okuma Saatim: Her yerde, her saatte okuyabilirim. Ama favorim geceleri kitap okumak. Bazense bir kitap için sabahlamak.
Biraz Müzik Biraz Ben
1.Müzik denildiğinde aklınıza gelen ilk kelime.
Hayal kurmak... Zaman zaman zihin dinlendirmek ve moda girmek.
2.Hiç müzikten bıktığınız oldu mu? Veya dinlemeye ara verdiğiniz?
Bazen. Moduma uyan bir şarkı bulamadığımda ya da sükunet istediğimde bir süre uzaklaşıyorum.
3.Hayatınız boyunca hayranı olduğunuz bir ses sanatçısı oldu mu?Posterini odanıza astığınız fan dediğiniz türden yani?
Hayatımda iki kere yaşadım, ikincisi sürüyor hala :p
4.Kitap okurken müzik dinler misiniz?
Nadiren... Ve genelde sözsüz. Kitabın temasına uyacağını düşündüğüm, ihtiyacım olan müziği dinlerim.
5.Çok klasik ama yine de sormak istiyorum.Sizin türünüz hangisi?
Genelde rock müzik kulağıma daha yatkın. Poptan hoşlanmıyorum. Hayatta severek dinlediğim tek pop: K-pop. Onun dışında ruh halime ya da bana güzel gelmesine göre çoğu türü dinliyorum.
6.Asla dinlemem dediğiniz bir tarz var mı?
Arabesk ve arabesk rap. -_- Bir de Amerikan Pop sanırım.
7.Size bir şarkıcı olsanız kim olmak istersiniz desem?
Bu sesle asla düşünmüyorum desem?
8.İmkanınız olsa ülkemizde müzikle ilgili neyi ve ya neleri değiştirmek isterdiniz?
Özellikle popüler müzikteki özgünlük sorununu. Kalite konusu da tartışmaya açık.
9.'Bu şarkı benim!' dediğiniz bir şarkı var mı?
Olmaz mı? Birkaç tane var hem de.
10.TVlerde bol bol yayınlanan Talk Show programlar hakkında ne düşünüyorsunuz?Özellikle sunucunun ses sanatçısı olduğu programlardan bahsediyorum.
Talk Show izlemiyorum. 40 yıl izlemesem aklıma gelmez.
11.Kim şarkı söylemesin sorusuna vereceğiniz ilk isim kim olur?
Sinan Akçıl. İkinci isim Gülşen.
Bunlar benim hakkımda merak ettiğiniz şeyler miydi ya da benim hakkımda merak ettiğiniz bir şey var mı bilmiyorum ama işte böyle. :)
Etiketleyen arkadaşlara tekrar teşekkürler. Kimseyi etiketlemiyorum, yapmak isteyen herkes yapabilir :)
Sevgiler.
Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!
16 Ekim 2014 Perşembe
İlk Bakışta Aşkın İstatistiksel Olasılığı - Jennifer E. Smith
Kitap Adı: İlk Bakışta Aşkın İstatistiksel Olasılığı
Yazar Adı: Jennifer E. SmithOrijinal Adı: The Statistical Probability of Love at First SightÇeviri: Beril Tüccarbaşıoğlu UğurYayınevi: Artemis Yayınları
Basım: 2014
Sayfa Sayısı: 250
Bazen sadece dört dakikayla uçağınızı kaçırırsınız ve o dakikaların birinde gerçek aşk sizi bekliyordur.
Hadley için de olaylar böyle başladı. Babasının düğününe yetişmek için Amerika'dan İngiltere'ye uçacaktı. Ama uçağı sadece dört dakikayla kaçırdı. Bir sonraki uçuş saatler sonraydı ve Hadley düğüne yetişip yetişmeyeceğinden bile emin değildi.
Düğün ise zaten katılmak istemiyordu, kim babasının düğününe katılmak isterdi ki?
Hadley'nin babası bir dönemlik öğretim görevlisi olarak gittiği İngiltere'de başka birine aşık olmuştu ve şimdi onunla evleniyordu.
Hadley tüm bu karamsar düşünceler içinde sıradaki uçağı beklerken Oliver'la tanıştı. Üstelik Oliver'la aynı uçakta yolculuk yapacaklardı...
Hadley ve Oliver'ın yolculuğuyla başlayan kitap 24 saat içerisinde geçiyor. Çok naif bir kitap. Tam bir young adult eser.
Yazarın kalemini sevdim, bir oturuşta okuyabileceğiniz kadar akıcı.
Young Adult severlerin, özellikle 15-21 yaş arası kesimin seveceğini düşünüyorum.
PUANIM: ♥♥♥♥
Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!
11 Ekim 2014 Cumartesi
Okuyan Kızlar Kulübü 39. Blog Turu: İlk Bakışta AŞKın İstatistiksel Olasılığı - Jennifer E. Smith / Tanıtım - ÇEKİLİŞ
Herkese merhaba!!
OKK'nın 39. blog turunun konuğu Artemis Yayınları'ndan çıkan Jennifer E. Smith'in yazmış olduğu İlk Bakışta Aşk'ın İstatistiksel Olasılığı kitabı.
Kitabımızı Tanıyalım
Bazen Sadece Dört Dakikayla Uçağınızı Kaçırırsınız ve O Dakikaların Birinde Gerçek Aşk Sizi Bekliyordur.
Hadley, hayatının en kötü günlerinden birini yaşıyordu. Babası Londra'da, Hadley'nin tanımadığı bir kadınla evleniyordu ve düğüne yetişmeye çalışan Hadley uçağını kıl payı kaçırdı. Genç kız, önceleri kadere inanmazdı. Ama havaalanında kısılıp kaldığı o gün Oliver'la tanışması, Hadley için bir dönüm noktası olacaktı. Çekici ve meraklı Oliver, daha ilk anda Hadley'nin başını döndürdü. Üstelik iki genç aynı uçakta yolculuk edecekti. Hadley ve Oliver'ın yirmi dört saat içinde geçen hikâyesi, gerçek aşkın en beklenmedik anda karşınıza çıkabileceğine sizi inandıracak.
"Romantizm ve bilgelik bir arada… Mutlaka okunmalı. Ve Oliver'la tanıştığınız an, bir sonraki uçağınızı kaçırmak için dua edeceksiniz."
-Sarah Mlynowsk-
"Kalbinizi ısıtacak, ustaca kaleme alınmış göz yaşartıcı bir öykü."
-Lucy Peden, Bliss-
"Modern bir atmosferde geçen klasik bir aşk hikâyesi. Tesadüfi tanışmalar, uzun bakışmalar ve sonsuz olasılıklar."
-Jenny, Blogger-
"Kalbimi müthiş sızlattı."
-Carla, Blogger-
Tur Takvimimiz
10.10.2014
Duyuru - Takvim - Çekiliş
Çekiliş için tık tık!!
11.10.2014
Pudra Tozu - Kitaptan İz Kalanlar
Kitap Tutkusu
Kütüphanemden Kitap Manzaraları - Jennifer E. Smith Röportajı
Fighting!! - Yabancı Kapaklar ve Kapak İç Tasarımı
12.10.2014
Yorumlar
Pudra Tozu
Kitap Tutkusu
Kütüphanemden Kitap Manzaraları
Fighting!!
Katkılarından dolayı Artemis Yayınları'na teşekkür ederiz.
10 Ekim 2014 Cuma
En Alakasız Kitap Alışverişi :p
Her fırsatta kitap alabildiğim bir gerçek.
Geçenlerde bestfriendimin doğum günüydü. (Geçenlerde dediğimin üzerinden bayağı geçti -_- )
Biz görüştüğümüz ara ben o duygusal anda bile kitap aldım -_-
Şimdi size aldığım kitapları göstereyim ama o kadar alakasız kitapları bir arada aldım ki açıklama yapma ihtiyacı hissediyorum :p
OkuOku alışverişimde aldığım Son Hanedan Büyücüsü Üçlemesi'nin son kitabı okuoku'da yoktu bu nedenle eksikti. Karşıma yine 4.90'dan çıkınca alıverdim, böylece bir seri daha tamamlanmış oldu. :)Bu serinin kapak tasarımları çok hoşuma gidiyor *_*
Aziz Nesin kitaplarını nasıl okumaya başladığımı, elimde bulunan kitapları anlatan bir yazı yazmayı uzun zamandır istiyorum ancak malesef hala kısmet olmadı. Mum Hala'nın devam kitabı elimde yoktu, 2. cildini de sağolsun Bestfriend'im hediye aldı ^_^
Asi ve Leviathan sürekli karşıma çıkıyordu ama açıkçası alıp almama konusunda çok kararsızdım. Fikirlerine değer verdiğim ve umarım ki bloguna da dönecek ^_^ bir arkadaşım kesinlikle okumam gerektiğini söyleyince ve ben kitapçıda 5Tl olarak görünce alıverdim :) Severek okuyacağıma inanıyorum, inanmak istiyorum :p
Sabrina'nın bu kitabını bir türlü bulamıyordum ve cep boy da olsa bulmuşken aldım. Aşk Hırsızı'yla birlikte Sabrina Jeffries kitaplarından sadece bir eksiğim kaldı :p
Maquis de Sade olayı biraz karışık :p
BDSM - GrininElli Tonu ve Ana Konu Olarak Quills - Düşlerin Efendisi Üzerine... diye bir yazı yazmıştım, göz atabilirsiniz. Ara ara de Sade okumuşluğum vardır. Yatak Odasında Felsefe'yi daha önce okumuştum ancak elimde yoktu. BestFriend'im sağolsun dehşete düşerek de olsa elimde bulunsun diye hediye etti :p
Erdemle Kırbaçlanan Kadın'ı kendim almıştım ancak henüz okumadım.
Quills'i ise severim, merak edenler izleyebilir :p
En sevdiğim alıntıyı tekrar paylaşayım:
*** Okumak benim kurtuluşum. Onda yaşama tanık oldum. Kendimi onun hikayelerine koydum, karakterleri oynadım. Fahişe, katil... O sayfalarda o kadar kötü bir kadın olmasaydım, sanırım gerçekte bu kadar iyi bir kadın olamazdım... ***
Ne zaman buluşsak gittiğimiz bir dükkan vardır. Oradan nihayet cadılı defterimi ve cadılı çantamı alıverdim :p Hayır, arkadaki dolunayın kızıl olmasının dünkü Kanlı Dolunay'la hiç alakası yoktu o.O
Çok şirinler değil mi?
Niyahet dememin sebebine gelince;
Bir önceki gidişimizde ben bu büyük defterin cadılısını alacaktım. Ama Bestfriendim G bana engel olmuştu -_- Ben de psiciklere dadanmıştım *_*
Bu kez intikamım acı oldu -_-
Morun en sevdiğim renk olduğunu söylemiş miydim? :3
Alakasız kitap alışverişim burada sona eriyor.
Herkese bol bestfriendli günler :p
Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!
İbadetler karşısında kronik yorgunuz!
8 Ekim 2014 Çarşamba
Sherlock Holmes Kitapları Okuma Sırası
Sıkı bir Sherlock Holmes fanı olduğumu artık bilmeyen kalmadı herhalde :p
Sherlock hakkında çok fazla yazınca blogdan ya da mailden çok fazla soru alıyorum. Bunlardan en başlıcası da kitapları hangi sırada okuyacağınız.
Ben hikayeleri ve romanları defalarca okudum ancak bu uzun zaman önce olduğu için blogda kitapların yorumunu malesef ki bulamıyorsunuz. Bense uzun zamandır Sherlock hikayelerini sırayla yeniden okuyup yorumlamak istiyordum. Hem bundan önce bir rehber olsun diye, hem de sorulara cevap olsun diye okuma sırasını yazacağım. Ardından bu sıralamaya göre yorumları blogumda bulabilirsiniz. Daha önce Sherlock'a dair yazdığım tüm yazıların linklerini de yazı sonuna ekleyeceğim.
Sherlock kimdir muhabbetine tekrardan girmiyorum çünkü bu konu blogda defalarca işlendi. Sherlock Holmes efsanesi 4 Roman ve 56 hikayeden oluşuyor. Artık telif sorunu da olmadığı için birçok yayıncı hikayeleri ve romanları basıyor. Sayısız yayınevinin bastığı bir sürü boy ve kalınlıkta Sherlock kitabı bulabilirsiniz. Ama hikayeler sabit olduğu için hikaye ve roman sıralamasını yazmanın daha sağlıklı olduğu bir gerçek. Böylece seriyi hangi yayınevinden dizmiş olursanız olun rahatça sırasıyla okuyabilirsiniz.
Sherlock Holmes Romanları Sırasıyla
1-Kızıl Soruşturma / Kızıl Dosya / Kızıl Dava
2- Dörtlerin İmzası / Dörtlerin İşareti / Dörtlerin Yemini
3-Baskerville'in Köpeği / Baskerville Tazısı
4-Korku Vadisi
Malesef önce romanları okuyayım, sonra hikayelerim okurum diye bir durum söz konusu değil, tabi eğer sırayla okumak istiyorsanız. Romanlar hikaye sıralamasının arasında yer alıyor. Hikayelerin arasına romanları yazdığımda büyük harflerle romanları ekleyeceğim. Vereceğim sıra kronolojik sıralama olacak.
Sherlock Holmes hikayeleri de
Sherlock Holmes'un Maceraları (The Adventures of Sherlock Holmes),
Sherlock Holmes'un Hatıraları (The Memoirs of Sherlock Holmes),
Sherlock Holmes'un Dönüşü (The Return of Sherlock Holmes),
Son Görev (His Last Bow),
Sherlock Holmes'un Dava Defteri (The Casebook of Sherlock Holmes)
gibi ana başlıklar altında toplanıyor. Romanların, hikaye başlıklarının ve o başlıkların içerdiği hikayelerin sıralaması ise şöyle:
Ufak Not: Sıralamada orijinal isimleri, Türkçe isimleri ve bu isimlerin eğer birden fazla isimle basıldıysa versiyonlarının isimlerini ve yıllarını birlikte yazacağım. Ben de okuyup yorumladıkça bu başlıkları linklere çevireceğim :)
-SIRALAMA-
1- KIZIL SORUŞTURMA / A STUDY IN SCARLET (1887)
Bu roman Sherlock Holmes ve John Watson'ın tanışmalarını ve de ilk vakalarını anlatır. Kesinlikle ilk okunması gereken kitaptır. Türkçe'ye Kızıl Dava, Kızıl Takip, Kızıl Dosya olarak da çevrilmiştir.
2- DÖRTLERİN İMZASI / THE SIGN OF FOUR (1890)
İkinci sırada okunması gereken bu roman Türkçe'ye Dörtlerin İşareti, Dörtlerin Esrarı, Dörtlerin Yemini olarak da çevrilmiştir.3- SHERLOCK HOLMES'UN MACERALARI / THE ADVENTURES OF SHERLOCK HOLMES
(1891-1892)
Bu başlığın altındaki hikayeler sırasıyla şunlardır:
-Bohemya'da Skandal / A Scandal In Bohemia (1891)
-Kızıl Saçlılar Kulübü / The Red-headed League (1891)
-Bir Kimlik Vakası / A Case of Identity (1891)
-Bascombe Vadisi'nin Esrarı / The Boscombe Valley Mystery (1891)-Beş Portakal Çekirdeği / The Five Orange Pips (1891)
-Bükük Dudaklı Adam / The Man with the Twisted Lip (1891)
-Mavi Yakut / The Blue Carbuncle (1892)
-Benekli Kordon / The Speckled Band (1892)
-Mühendisin Başparmağı / The Engineer's Thumb (1892)
-Asil Bekar / The Noble Bachelor (1892)
-Zümrüt Taç / The Beryl Coronet (1892)
-Akgürgenlerin Esrarı / The Copper Beeches (1892)
4- SHERLOCK HOLMES'UN ANILARI / THE MEMOIRS OF SHERLOCK HOLMES (1892-1893)
-Gümüş Şimşek / Silver Blaze (1892)
-Sarı Surat / The Yellow Face (1893)
-Borsacı Katibi / The Stock-Broker's Clerk (1893)
-Gloria Scott / The "Gloria Scott" (1893)
-Musgrave Töreni / The Musgrave Ritual (1893)
-Reigate Bulmacası / The Reigate Puzzle (1893)
-Albayın Ölümü / The Crooked Man (1893)
-Brook Sokağı Cinayeti / The Resident Patient (1893)
-Yunan Tercüman / The Greek Interpreter (1893)
-Kayıp Antlaşma / The Naval Treaty (1893)
-Son Vaka / The Final Problem (1893) (Bu hikayeden önce Baskervillerin Köpeği Okunmalı)
5- BASKERVILLERİN KÖPEĞİ / THE HOUND OF THE BASKERVILLES (1901) Bu roman Son Vaka'dan önce geçtiği için ondan önce okunmasında fayda var. İsmi Baskerville Tazısı olarak da geçebilir.
6- SHERLOCK HOLMES'UN DÖNÜŞÜ / THE RETURN OF SHERLOCK HOLMES (1903-1904)
-Boş Ev / The Empty House (1903)
-Norwood'lu İşçi / The Norwood Builder (1903)
-Dans Eden Adamlar / The Dancing Men (1903)
-Bisikletli Adamlar / The Solitary Cyclist (1903)
-Priory Okulu Vakası / The Priory School (1904)
-Kara Peter Vakası / The Adventure of Black Peter (1904)
-Charles Augustus Milverton Vakası / Charles Augustus Milverton (1904)
-Altı Napolyon'un Esrarı / The Six Napoleons (1904)
-Üç Öğrenci / The Three Students (1904)
-Altın Gözlüğün Esrarı /The Golden Pince-Nez (1904)
-Kayıp Futbolcu / The Missing Three-Quarter (1904)
-Abbey Çiftliği Vakası / The Abbey Grange (1904)
-İkinci Lekenin Esrarı / The Second Stain (1904)
7- KORKU VADİSİ / THE VALLEY OF FEAR (1914)
8- SON GÖREV - HIS LAST BOW
-Karton Kutu / The Cardboard Box (1893)
-Wisteria Köşkü / The Adventure of Wisteria Lodge (1908)
-Bruce Partington Planları / The Bruce-Partington Plans (1908)
-Şeytan Ayağı / The Devil's Foot (1910)
-Kızıl Çember / The Red Circle (1911)
-Leydi Frances Carfax'ın Kayboluşu / Lady Frances Carfax (1911)
-Kara Dedektif Ölüm Döşeğinde / The Dying Detective (1913)
-Perde Kapanıyor / His Last Bow (1917)
9- SHERLOCK HOLMES'UN DAVA DEFTERİ / THE CASEBOOK OF SHERLOCK HOLMES
Önsöz - Preface
-Mazarin Taşı / The Mazarin Stone (1921) (Mazarin Elması olarak da geçebilir)
-Thor Köprüsü / The Problem of Thor Bridge (1922)
-Sürünen Adam / The Creeping Man (1923)
-Sussex Vampiri / The Sussex Vampire (1924)
-Üç Garrideb / The Three Garridebs (1924)
-Şanslı Müşteri / The Illustrious Client (1924)
-Beyaz Asker / The Blanched Soldier (1926)
-Emekli Boyacı / The Retired Colourman (1926)
-Üçgen Çatılar / The Three Gables (1926)
-Aslan Yelesi / The Lion's Mane (1926)
-Peçeli Kiracı / The Veiled Lodger (1927)
-Shoscombe Prensi / Shoscombe Old Place (1927)
Sıralama işte böyle. Bir yanlışlık olduğunu düşünüyorsanız yazabilirsiniz.
Ben Martı Yayınları'ndan çıkan seti dizdim. Son roman muhtemelen fuara çıkacak. Ayrıca tüm hikayeleri tek kitapta çıkardıkları ciltli bir koleksiyon kitabı bastılar
Ayrıca Everest Yayınları açıklamalı notlarıyla çıkardı ancak 2. cilt hala çıkmadı. :(Asıl romanlardan sonra ise başka yazarların yazdığı Sherlock Holmes maceralarının tadını çıkarabilirsiniz ^_^
En çok istediğim şey tüm romanların ve hikayelerin sıralı hali tek bir kitapta toplanmasıydı, bunu da Cem Yayınevi yapmış sanırım. Merak ettim açıkçası tek kitap mı yoksa ayrı ayrı kitaplardan oluşan bir set mi? İncelemek ve duruma göre satın almak isterim :) Araştıracağım.
Sherlock Yazılarım: (En yeniden en eskiye)
Sherlock: The Network (Official Sherlock Holmes Oyunu)
Taraf Gazetesi Kitap Eki Yazım: Sherlock Holmes, Arşivinizde Daimi Bir Yere Gözünü Dikti (11.07.2014)
Hangisi Daha Sherlock? Sherlock Yapımlarından Beklenmesi Gerekenler
Sherlock Holmes - Kızıl Soruşturma - Sir Arthur Conan Doyle
Sherlock Holmes El Kitabı - Ransom Riggs
Doctor Who & Sherlock ve Birçok Fandom Ürünlerini Bulabileceğiniz Bir Mekan
Sherlock Holmes Hakkında Mülahazatı Şamildir
İlk Sherlock Holmes Yazım
Tüm Sherlock Holmes Etiketli Yazılarım
Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!
7 Ekim 2014 Salı
Romantik İroni - Tuba Akyol
Kitap Adı: Romantik İroni
Yazar Adı: Tuba AkyolYayınevi: Nar Kitap
Sayfa Sayısı: 176
Basım: 2014
Ben zihni yönlendiren ten ile teni yönlendiren zihin arasında o mükemmel dengeye ulaşabilmiş bir kimseyim. Mükemmel miyim neyim! Louise'in birine ölümsüzlük vermek için aradığı şart tam da buydu. Louise'le görüşsem beni kesin vampir yapar. Büyük Şef geçen gün kongreye ünlü konuşmacı bulmamı istemişti. Brad Pitt'i önereyim diyorum.
Bir kadın düşünün estetik kararlardan tutun, uzun uzun kesilmiş salatalığın yuvarlak yuvarlak kesilmiş salalıktan daha lezzetli olmasına kadar her konuda fikir üretiyor. :)
Kızımız çalışan ve psikiyatr sevgilisiyle aynı evde yaşayan biri. Modern kadının dramı mı desem, sanki her konuda fikir sahibi olmalıymışçasına bir muamele görüyor ve o da her şey hakkında mütemadiyen fikir üretiyor, hepimiz gibi.
Kitabın giriş gelişme sonucu ya da ana bir hikayesi yok. Ufak başlıklar hakkında, sanki günlük tutarmış gibi; esas karakterimizin fikir yürütmelerini, zihninden geçenleri okuyoruz.
Bir arkadaşıma kitabın tarzından bahsettiğimde Gülse Birsel tarzı yani dedi. Ben Gülse Birsel'in kitaplarını okumadığım için ne yönden benzettiğini anlayamadım :(
En sevdiğim noktalar bol bol Anne Rice kitaplarının sözünün geçmesiydi, yukarıdaki alıntıda olduğu gibi. Tabi kızımız Vampirle Görüşme'nin sadece filmini izlemiş ve sevgilisinin kitabın felsefesine dair sorularından hiçbir şey anlamıyor olsa da :D
Yine Nar Kitap'tan çıkmış olan Masumiyetin Sonu kitabının adı geçince de şaşırdım bir an. Geçen İzmir Fuarından almıştım, umarım severim.
Kitabın ismi gibi ironik bir anlatımı, kara mizah tarzı bir içeriği var.
Azıcık örnek vermek isterim ^_^
Mesela ben de bir şeylerden anlamlar çıkarmaktan, işaretler aramakta hoşlanırım. Kitapta da görünce hoşuma gitti :)
Ve sizi milyonlar satan vampir romanıyla baş başa bırakıyorum :p
Türü sevenler için ara ara karıştırılıp bir konunun okunacağı bir kitap gibi geldi bana.
Benim çok fazla okuduğum bir tarz olmadığı için bazı şeylere Fransız kalmış olabilirim.
Kitabın imzalı olması da harika bir durum ^_^
Teşekkür ediyorum.
Herkese bol fikir yürütmeli günler :*
Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!
6 Ekim 2014 Pazartesi
İkinci Okuyuşum: Kara Kule #1 / Silahşor - Stephen King
Kitap Adı: Silahşor
Yazar Adı: Stephen KingOrijinal Adı: The Dark Tower: The GunslingerÇeviri: Gönül SuverenYayınevi: Altın Kitaplar
Seri Adı: Dark Tower / Kara Kule
Seri Sıramalası:
#1 Silahşör / The Gunslinger
#2 Üç'ün Çekilişi / The Drawing of the Three
#3 Çorak Topraklar / The Waste Lands
#4 Büyücü ve Cam Küre / Wizard and Glass
#4,5 Anahtar Deliğinden Esen Rüzgar / The Wind Through the Keyhole
#5 Calla'nın Kurtları / Wolves of the Calla
#6 Susannah'ın Şarkısı / Song of Susannah
#7 Kule / The Dark Tower
“Dışarıya evrenin sonuna doğru düşseydin orada ne görürdün? Tahta bir parmaklık ve üzerinde ‘Çıkmaz Sokak’ yazılı levhalar mı? Hayır. Belki yuvarlak ve sert bir şeyle karşılaşırdın. Civcivin yumurtanın içindeyken gördüğüne benzeyen bir şey. O kabuğu gagalayarak kırdığın takdirde uzayın dibindeki bu delikten içeriye kim bilir ne müthiş bir ışık dolardı. O delikten baktığın zaman bütün evrenimizin, bir sap otun, sadece bir atomunun bir parçası olduğunu mu anlardın? Bir dalı yaktığın zaman sonsuzluklardan bir sonsuzu küle dönüştürdüğünü mü düşünürdün? Yaşamın bir sonsuza değil, pek çok sonsuzluklara eriştiğini mi anlardın?”
-en sevdiğim alıntı-
İlk okuduğum Stephen King romanı Falcı'ydı. Hiç unutmam, liseye başladığım sene Tüyap Kitap Fuarı'ndan almıştım.Sonra yazarı okumaya devam ettim. Bazen bir yazarı sadece bir kitabıyla, ilk okuyuşta çok seversiniz. Şöyle bir gerçek var ki ben Stephen King'i okuya okuya sevdim. Falcı benim için en azından o yaşlarda mükemmel bir kitap değildi ama güzel bir kitaptı. Zaten böylece yazarın başka kitaplarını da okumaya karar vermiştim. Her okuduğum kitabında Stephen King'i biraz daha çok sevdim. Ardından Kara Kule'ye başladım. Serinin 4. kitabından sonra (ya da 5) seriye ara vermek zorunda kalmıştım. Aradaki Novellayı okumadım, cidden merak ediyorum :)
Falcı'yı blogda Kısa Kısa başlığım altında yazmak istemiştim ama sıra gelmedi. Zaten yazılacak o kadar çok yazım var ki :( 1 yıldır taslakta beklettiğim bir Doctor Who yazım bile var :( Sıra bekleyen çoooook şey var... O yüzden bu vesileyle bahsetmek istedim.
Neyse.
Son zamanlarda epik fantastik / fantastik aşkım tavan yaptığı için ve Kitap Tutkusu'yla sürekli nerede o eski fantastikler sohbeti yaptığımız için aklıma tekrar bu seri düşmüştü.
Ve bu arada ben de ne tam hasta, ne tam iyi olmadığımdan geceleri uykusuz geçiriyorum. Geçen sabaha kadar uyuyamadım ve deli gibi Silahşor düştü aklıma, seriye 2. kez başladım. Sabah olmadan kitap bitmişti :(
İkinci okuyuşumda kitabı daha çok sevdiğimi fark ettim. Kara Kule serisini çok severim, ikinci okuyuşumda bu sevgi artmıştı. Seriyi tekrar okuyacağım ^_^ İlk okuduğumda odaklandığım yerlerin artık değiştiğini, beni rahatsız eden bazı şeyleri fark bile etmediğimi ya da dikkatimden kaçan yerleri yakaladığımı gördüm. Her yaşın okuması farklı oluyor tabi. Belli yaşlarda okuduğunuz kitapların artık size hitap etmediğini görüyorsunuz. Örneğin ben bazı konuların ya da bazı Young Adult kitapların bana artık fazla basit geldiğini düşündüm geçenlerde. Bir şeyler değişiyor okudukça. "Sadece düşmanlar gerçeği söylerler. Arkadaşlar ve sevgililer zorunluluk ağına düştükleri için sonsuza kadar yalan uydururlar. "
Kitaptan örnek verirsek, ilk okumamda Jake'i sevmiştim, bu okumamda çok daha fazla sevdim; ilk okumamda Siyahlı Adam'dan nefret ediyordum, şu anda onu gerçekten seviyorum!
Serinin konusunu anlatmak, en azından ilk kitabın konusunu anlatmak biraz zor. Son kalan Silahşor'un Siyahlı Adam'ı takip etmesini anlatıyor. Kitap boyunca Silahşor sürekli Siyahlı Adam'ı arayacak, takip edecek; Siyahlı Adam'ın bıraktığı kalıntılardan ondan ne kadar uzaklıkta olduğunu düşünecek. Aynı zamanda yolda karşılaştığı insanlarla ilişkilerinde, olaylarda hem geçmişe dair, hem de neden Siyahlı Adam'ı aradığına dair flashbackler göreceğiz. Günümüz dünyasının da kitapta çok farklı bir şekilde geçtiğini ama günümüz dünyasına ne olduğunun sır olarak kaldığını göreceğiz.
“Kendini nasıl öldürmezsen, beni de öyle öldüremezsin.”
Gerçekten seriyi özlemişim. Dönmem çok iyi oldu.
Anlatmak zor :( Özellikle de okudukça olayların düğümlerinin çözüldüğü, yavaş yavaş gizemlerin açıldığı bir kitap.
Bu arada kiminleri yazarın birkaç tane hatta birçok kitabını okumadan Kara Kule serisini okumayı önermiyor. Birçok yerden duyunca yazmak istedim. Ben yazarın fazlaca kitabını okuduktan sonra başladığım için bir sorun yaşamadım, bu nedenle bilemiyorum.
Özellikle kitabın en sonunu çok ama çok ama çok beğendiğimi söylemek isterim. Soruların, felsefi tartışmaların, akıl yürütmelerin beni benden aldığı bir gerçek. Böyle şeyleri seviyorum. Bana göre kitabın ilk %90'ı kitabın %10'u; son %10'u ise kitabın %90'ıdır.Severek okudum.
Türü seviyorsanız, yazarı seviyorsanız beğeneceğinizi düşünüyorum.
Bol aksiyonlu ve romantizmli güncel fantastikler gibi bir şey arıyorsanız size
hitap etmeyecektir. Temkinli yaklaşmanızda fayda var.
Sevgiler... :*
Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!
4 Ekim 2014 Cumartesi
Öksüzler Treni - Christina Baker Kline
Kitap Adı: Öksüzler Treni
Yazar Adı: Christina Baker KlineOrijinal Adı: Orphan TrainÇeviri: Duygu ParsadanYayınevi: Arkadya Yayınları
Sayfa Sayısı: 356
Basım: 2014
"Bazen içinizdeki çocuk geçmişinizde hapsolur ve siz o çocuğu kurtarmak için tüm umutlara sımsıkı sarılırsınız…"
Molly koruyucu ailenin yanında kalan kimsesiz ve asi bir kızdır. Kütüphaneden kitap çaldığı için yapması gerek kamu hizmeti görevi için arkadaşı ona bir yer bulmuştur bile. 91 yaşındaki Vivian'ın çatı katını düzenleyecek, gereksiz şeyleri elden geçirecektir. Zaten bir düzel manyağı olan Molly için bu iş biçilmiş kaftandır. Eğer bu görevi yapmazsa ıslah evine gidecektir.
Molly, Vivian'la tanıştığında onun da kendisi gibi kimsesiz biri olduğunu öğrenir. İkili yakınlaştıkça daha bir çok ortak yön ortaya çıkacaktır ve ikili geçmişlerini tekrar gözden geçirecektir.
Vivian'ın hikayesi 1929'da başlar. İrlanda'dan ailesinin iş umuduyla Amerika'ya göçen Vivian, ailesi bir yangında ölünce Öksüzler Treni'ne bindirir ve kaderine karşı bir yolcuğa başlar. Trenin durakladığı yerlerde yüzlerce öksüz sahiplenmeyi bekleyecektir.
---------
Gerçek bir olaya dayanan kurgu bir romanla karşı karşıyayız. Gerçekten bir Öksüzler Treni varmış ve hikayesi gerçekten hüzün yüklü. Gerçek bir olaya dayanması beni başta ilk etkileyen şeydi. Yazarın kalemine de bayıldım. Sıkmayan, yormayan güzel bir anlatımı var. Merak unsurunu hep korumuş, adım adım öğreniyoruz her şeyi...
Yazım tarzını Sarah Jio'ya çok benzettim ilk başladığımda, bu nedenle Sarah Jio severlerin beğeneceğini düşünüyorum. Ama yazar roman tarzı olarak benzese de (hem günümüzde, hem geçmişte geçen bir aile-dram olması hasebiyle) kendi yolunu çizmiş bana göre.
Türü seviyorsanız beğeneceğinizi düşünüyorum. Ben türü pek okumayan biri olarak gerçekten etkilendim...
PUANIM: ♥♥♥♥
Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!
3 Ekim 2014 Cuma
Allah’ın kıymet verdiği gün: Arefe
2 Ekim 2014 Perşembe
Kitabın İçinden Christina Baker Kline Röportajı
Roxana Robinson, Washington Post tarafından 2008'in en iyi beş romanından biri olarak adlandırılan Cost'un yazarıdır. Birçok kitap yazmıştır. Şimdi kendisinin Christina Baker Kline ile yaptığı röportajı okuyacaksınız. ^_^
Roxana Robinson: Bu kitaba nasıl başladığınızdan bahsedebilir misiniz? Size bu fikri ne verdi?
Yaklaşık on yıl önce eşimin Kuzey Dakota'daki anne ve babasını ziyaret ederken Fort Seward Tarih Kurumu tarafından basılmış, Century of Stories: Jamestown and Stutsman Country, 1883-1983 adında bir kitaba rastladım. Kitapta "Ona 'Öksüzler Treni' diyorlar -pek çok çocuğun bir evi olmasını sağladı," başlıklı bir makale vardı. Hikayede eşimin büyük babası Frank Robertson'a ve onun kardeşlerine oldukça yer verilmişti. Bundan haberim yoktu, daha önce öksüzler trenini hiç duymamıştım. Araştırmalarım sırasında öksüzler treninin Jamestown, Kuzey Dakota'da durmuş ve o trendeki çocukların burada evlat edinilmiş olmasına rağmen, Robertson ailesinin Missouri'den geldiğini öğrendim. Bu konu merakımı uyandırdı ve Amerikan tarihinin pek bilinmeyen bir dönemi hakkında daha fazlasını öğrenmek istedim.
-Öksüzler treninin sizin için en ilgi çekici tarafı neydi?
Sanırım beni öksüzler treninin hikayesine çeken şey, gençlik yıllarına dair çok az şey anlatan büyükanne ve büyükbabamın da birer öksüz olmasıydı. Bir yazar olarak insanların hayat hikayelerini anlatışı ve bu hikayelerin -isteyerek ya da değil- onların kim olduğunu ortaya çıkarışı daima ilgimi çekmiştir. Kelimelerin arasındaki boşluklara, uzun zamandır sırları örtbas eden suskunluklara ve dış görünüşü maskeleyen hikayelere hep ilgi duymuşumdur.
Kendi kökenim de kısmen İrlandalı olduğundan, onu öksüzler trenine götüren koşullar hakkında sessiz kalan İrlandalı bir kız hakkında yazmak istediğime karar verdim. Kontrolümüz dışında gerçekleşen travmatik olayların hayatımızı nasıl şekillendirdiği hakkında yazmak istedim. "Bilinen dünya ile imkansızlıklar dünyası arasındaki eşikten geçen insanlar, yaşadıklarını aktarmanın ne kadar güç olduğunu keşfederler. " diye yazar Kathryn Harrison. Roman boyunca ana karakterim olan Vivian, geçmişinden duyduğu utançtan uzaklaşıp, nihayet onu kabullenme yoluna gidiyor. Ve bu süreçte kendi hayat hikayesini hatırlayıp anlatmanın yenileyici gücünü öğreniyor.
Önceki dört romanım gibi Öksüzler Treni de kültürel kimlik ve aile geçmişi gibi sorularla boğuşuyor. Fakat bunun çok daha büyük bir hikaye olduğunu ve geniş çaplı bir araştırma gerektireceğini en başından beri biliyor ve araştırmalarımı genişletmek için büyük bir istek duyuyordum.
-Romanınızda tarif ettiğiniz yerleri görmek için Orta Batı'ya gittiniz mi?
Uzun zamandır Minnesota ve Kuzey Dakota'ya gidip geliyordum. Minneapolis'i oldukça iyi biliyorum ve o bölgeye büyük bir yakınlık duyuyorum. Eşimin ailesinin Minnesota, Park Rapids yakınlarında bir göl evi var ve orada oldukça vakit geçiriyorum. Romanda adı geçen ve günümüzde hikayenin geçtiği yer olarak görülen Maine, Spruce Harbor gibi pek çok küçük kasaba ise benim hayal ürünüm. (Spruce Harbor, The Way Life Should Be adlı bir diğer romanımda da geçen bir yer. ) Gerçek bir bölgeye hayali bir kasaba yerleştirmek, bana yazar olarak hayal gücümü dilediğimce kullanma özgürlüğü veriyor.
-Kitabınız için ne tür araştırmalar yaptığınız? Trenle bir bağlantısı olan insanlarla görüştünüz mü? Bu nasıl bir histi?
İnternette New York Times ve diğer gazetelere ait makaleler bulduktan sonra öksüzler treni yolcuları tarafından anlatılan ve tarihi arşivlerde yer alan yüzlerce hikaye okudum. Bu araştırmalar doğrultusunda gittiğim New York Halk Kütüphanesi'nde ise adeta çağdaş bir materyal hazinesi buldum. Konuyla ilgili öyküler, çocukluk romanları, resimli kitaplar okudum. New York Tenement Müzesi'nde ve Ellis Adası'nda araştırmalar yaptım. Aynı zamanda roman karakterimin İrlanda kökeni hakkında araştırma yapmak için İrlanda'daki Galway şehrine gittim.
Romanımı yazdığım süre boyunca New York ve Minnesota'daki tren yolcularının toplantılarına katıldım. Onlarla ve onların çocuklarıyla, torunlarıyla görüştüm. Hala hayatta olan az sayıda tren yolcusu vardı, onlar da doksan yaşının üzerindeydi. Her birinin bana ve diğerlerine hikayelerini anlatmaya ne kadar hevesli olduğunu görmek beni şaşırtmıştı. Onlarla konuşup hikayelerini dinlerken yaşadıkları zorlukların üzerinde durmadıklarını, onun yerine çocukları ve torunlarıyla birlikte oldukları için - o trenlere binmemiş olsalardı asla sahip olamayacakları hayatları için şükrettiklerini gördüm. Ve romanımda gerçek hayatta zor olan bir şeyi yapabileceğimi fark ettim: Bir kurtuluş hikayesi yaratma gereği duymaksızın, bu deneyimlerin sert detayları üzerinde durabilirdim.
-Araştırmalarınız esnasında sizi en çok şaşırtan, hiç ummadığınız şey neydi?
On yıllar boyunca insanlar bindikleri trenden başka bir tren olmadığına inanmışlar. Yetmiş beş yıllık büyük bir sosyal deneyin parçası olduklarından haberleri yokmuş. Çocukları ve torunları (ki bazı tahminlere göre iki milyondan fazla kişiler) bu konuyla ilgilenip sorular sormaya başlayan ve diğer tren yolcularıyla tanışıp hikayelerini paylaşana dek gerçeği bilmiyorlarmış.
-Ana karakterleriniz olan iki genç kız, zaman ve koşullar bakımından birbirlerinden oldukça ayrı olsalar da bazı ortak noktaları var. Biraz bundan bahseder misiniz?
Roman yazarken çoğu zaman içgüdülerinizle hareket edersiniz. On yedi yaşında bir Penobscot Kızılderilisi olan Molly hakkında yazmaya başladığımda, ister inanın ister inanmayın, doksan bir yaşındaki varlıklı dul bir kadın olan Vivian ile aralarında benzerlikler olduğunu hemen fark edememiştim. Fakat yazmaya devam ettikçe, bazı biyografik benzerliklere ek olarak psikolojik bakımdan da benzer olduklarını gördüm. İki karakterin de babası ölmüş, anneleri hastaneye kaldırılmıştı. İkisi de evden eve dolaşmış ve kültürel kalıpları dolayısıyla önyargıyla karşılaşmıştı. İkisinin de aile yadigarı birer tılsımlı eşyası vardı. İkisi için de değişim tanımlayıcı bir ilkeydi. İkisi de genç yaştan itibaren uyum sağlamayı, yeni kimlikler edinmeyi öğrenmişti. Yaşamlarının çoğunu riski azaltarak, karışıklıklardan kaçınarak geçirmiş ve geçmişleri hakkında sessiz kalmışlardı. Vivian - Molly'nin sorularına cevaben- uzun zaman önce yaşadıklarıyla yüzleşmeye başlayana dek, ikisi de yaşamlarında değişiklik yapacak cesareti bulamamıştı.
-Eserinizde bol bol adı geçen Maine ile olan bağınızdan ve hislerinizden bahseder misiniz?
Annem ve babamın Güneyli olmalarına rağmen, ben altı yaşındayken Maine'e taşındık ve bir daha arkamıza bakmadık. Kendime bir Maine'li demesem de iki kız kardeşim orada doğdukları için öyle oldukları söylenebilir. Fakat gençlik yıllarımı Penobscot Nehri'nin yakınlarındaki otuz beş bin nüfuslu bir Maine kasabası olan Bangor'da geçirdim. Yaklaşık on yıl önce annem ve babam Mount Desert Adası'ndaki küçük bir kıyı köyü olan Bass Harbor'a taşındılar. Üç kız kardeşimin de anne ve babamın evine üç kilometre uzaklıkta evleri var ve biri, ailesiyle birlikte tüm yıl boyunca orada yaşıyor. Bense yazları ve diğer tatilleri adada geçirecek kadar şanslıyım. Oğullarım orayı memleketi olarak görüyor. Benim içinse anlamı oldukça basit: Maine benim kişiliğimin bir parçası.
-Kitabınızda zamanı nasıl kullandığınızdan biraz bahseder misiniz?
Öksüzler Treni'nin günümüzü anlatan hikayesi birkaç aylık, geçmişi anlatan bölümleriyse 1829 yılından 1943 yılına kadar yirmi üç yıllık bir süreyi kapsıyor. Bu iki bölümün birbirlerini tamamlaması için aralarında nasıl bir denge kuracağımı bulmak biraz zaman aldı.
Genellikle iki ayrı zamanda geçen hikayeler okurken, bir zamanı diğerine tercih ettiğimi ve onun anlatıldığı bölüme gelmek için sabırsızlandığımı fark ederim. Öksüzler Treni'nde bu durumdan kaçınmak için iki hikayeyi birlikte örerek birbiriyle bağlantılar ve yansımalar taşımalarını sağlamaya çalıştım. Örneğin bir bölümde Vivian'ın büyükannesi ona bir kolye veriyor, sayfalar sonra Molly bu kolyeyle ilgili yorumda bulunuyordu. Ama bu referansların fazla yalın ve açık olmalarını değil, karmaşık olmalarını istedim. Ayrıca geçmişte geçen hikayenin şaşırtıcı bir olayla aniden sonra ermesini ve günümüzde geçen hikayenin, onu kaldığı yerden devam ettirmesini istedim. Böylece hikayenin anlatımı da ortaya çıkmış oluyordu: Vivian, Molly'ye hikayesini günümüzde anlatıyordu. Bazen bütün taşları nasıl yerlerine oturtacağımı düşünmekten başıma ağrılar girdi desem yeridir. Neyse ki editörüm pek çok kez çıkagelip beni bu durumdan kurtardı.
Röportaj burada sona eriyor. Umarım zevk almışsınızdır ^_^
Sevgiler :*
Bu yazıyı "benherneysemo.blogspot.com" dışında herhangi bir blog/forum/internet sitesinde okuyorsanız, şahsımın bilgisi dışında ÇALINMIŞ DEMEKTİR!!!
1 Ekim 2014 Çarşamba
Okuyan Kızlar Kulübü 38. Blog Turu - Öksüzler Treni - Christina Baker Kline / Duyuru - Çekiliş
Okuyan Kızlar Kulübü 38. blog tur konuğu Arkadya Yayınları'ndan çıkan Christina Baker Kline'ın kaleme aldığı Öksüzler Treni sizlerle.
Kitabımızı Tanıyalım
Bazen içinizdeki çocuk geçmişinizde hapsolur ve siz o çocuğu kurtarmak için tüm umutlara sımsıkı sarılırsınız…
Binlerce çocuk düşünün, ya ailesini hiç tanımamış ya da ailesini kaybetmiş. Kimsesiz çocukları düşünün, gülen gözleriyle size bakan. Tek istedikleri sıcak bir yuvayken, tek umutları ise onları bilinmeyen geleceklerine taşıyan Öksüzler Treni'dir.
1929 yılı Amerika'sında Vivian Daly de o trende yolculuk eden çocuklardan sadece biridir. Küçük yaşta hayatın zorluklarıyla karşılaşan Vivian, bir şekilde kaderine yön vermek zorundadır. Bunu gerçekleştirme gücünü de ona nereden geldiğini hatırlatan aile yadigârı kolyesinde bulacaktır…
On yedi yaşındaki Molly Ayer, son şansını da tüketmek üzere olduğunun farkındadır. Ona bakmakla yükümlü olan aileyle arası iyice açılan Molly'nin tek şansı, kamu hizmeti adına doksan bir yaşındaki yaşlı bir kadının çatı katını temizlemeye bağlıdır. Molly bu işi gönülsüzce yapacak olsa da aslında o yaşlı kadınla ne kadar çok ortak yönleri olduğunu yaşayarak öğrenecek ve geçmişte hapsolan ruhlarını özgür bırakma yollarını onunla birlikte keşfedecektir.
Öksüzler Treni ikinci şansları, beklenmedik dostlukları ve bizi kim olduğumuzu keşfetmekten alıkoyan sırları barındıran muhteşem bir roman.
"Sürükleyici… Bir eve ait olma hissini arayan iki kadının yürek burkan hikâyesi."
-Publishers Weekly-
Tur Takvimimiz
30.09.2014
Takvim - Duyuru - Çekiliş
Çekiliş için tık tık!!
01.10.2014
Pudra Tozu - Detaylı İnceleme ve Alıntılar
Kitap Tutkusu - Gerçek Bir Öksüzler Treni Hikayesi
Kütüphanemden Kitap Manzaraları - Kitabın İçinden Christina Baker Kline Röportajı
Fighting!! -
02.10.2014
Yorumlar
Pudra Tozu
Kitap Tutkusu
Kütüphanemden Kitap Manzaraları
Fighting!!
Katkılarından dolayı Arkadya Yayınları'na teşekkür ederiz.