19 Aralık 2015 Cumartesi

Semazenlerin giyinmesi de ayrı bir sanat

Bembeyaz kıyafetleri ve sıra dışı figürleriyle dünyanın ilgi odağı haline gelen semazenlerin ayin öncesi hazırlıkları ilginç detaylarla dolu. Mevleviliğe mahsuz adapla kuşanan her bir semazenin giyinmesi yaklaşık 20 dakika sürüyor ve ustalık gerektiriyor.

Hz. Mevlânâ'nın ‘Şeb-i Arus' yani düğün gecesi olarak adlandırılan vefat yıldönümü vesilesiyle, her yıl 7-17 Aralık tarihleri arasında Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri düzenleniyor.

Konya'da törenlerin yapıldığı 11 gün boyunca gerçekleştirilen sema ayinlerini yurtiçi ve yurtdışından binlerce kişi izliyor. 742'nci Şeb-i Arus merasimini de geride bıraktık. Anma törenlerinde ziyaretçilerin en fazla etkilendikleri bölüm, şüphesiz sema ayini. Hz. Mevlânâ'dan günümüze kadar 700 yılı aşkın bir süredir devam eden ve dergahların kapanmasından sonra nispeten farklı bir tarza bürünen ayinlere ilgi her geçen gün artıyor. Semazenlerin, kollarını iki yana doğru açıp sağdan sola doğru dönerek gerçekleştirdikleri semayı izlemek ve Mevleviliği tanımak için dünyanın dört bir yanından insanlar Türkiye'ye geliyor.

ÖNCE ABDEST ALIYOR, SONRA KIYAFETLERİ ÖPEREK GİYİYORLAR

Mevlevilik kültüründe zikir amaçlı yapılan sema ayinlerine hazırlık aşaması da ilginç detaylar bulunduruyor. Sema ayini kadar semazenlerin giyinmeleri de eğitim ve ustalık gerektiriyor. Her semazen tennuresini bağlamaktan kuşağını sarmaya varıncaya kadar diğer semazenlerden yardım alarak giyinebiliyor. Semazenlerin ayin öncesi hazırlıkları yaklaşık bir saat önce abdest alarak başlıyor. Her bir kıyafetin Mevleviliğe has giyim adabı bulunuyor. Semazenler, başlarına giydikleri sikkeyi, ayaklarına giydikleri mesti, üzerine giydikleri hırka ve tennure gibi kıyafetleri önce öpüyor ve daha sonra besmele çekerek giyiyor.

KIYAFETLER, MEVLEVİ KÜLTÜRÜNE ÖZGÜ TEKNİKLERLE GİYİLİYOR

Sema ayini sırasında, semazen kıyafetlerinin amaçlanan figürü oluşturması için, kıyafetlerin özenli bir şekilde giyilmesi gerekiyor. Kıyafetlerin, vücuda en uygun şekilde kuşanması için büyük bir uğraş veriliyor. Bu sebeple, her semazen kostümünü giyerken diğer semazen arkadaşlarından yardım alıyor. Tennurenin kol ve etek uzunluğu, beli saran kuşağın gerginliği, kıyafetin simetriği hassas bir şekilde inceleniyor. Kıyafetlerin vücuda oturmasını sağlayan kuşaklara, Mevleviliğe has bir şekilde düğümler atılıyor. Semazenler, kıyafetlerinin en uygun şekle gelip gelmediğini anlamak için kendi odalarında prova yapıyor. Tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra, Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu'nun postnişini, semazenleri, ses ve saz sanatçıları beyaz bir koridordan ilerleyerek sema salonuna geliyor.

POSTNİŞİN ÖZÇAKIL: ‘SEMA, ALLAH'I ZİKRETMEKTİR'

Sema , dışarıdan görüldüğü gibi kareografik hareketlerden oluşan bir gösteri değil. Mevlevi dervişleri sema ayini sırasında dönerek Allah'ın adını zikrediyor. Fakat bu zikir sesizce yapıldığı için dışarıdan sadece dönme hareketi görülüyor. Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu Müdürü ve Postnişin Fahri Özçakıl, semanın, Hz. Mevlânâ'dan günümüze kadar gelmiş önemli bir tasavvuf kültürü unsuru olduğunu söylüyor. Mevlânâ'nın, Allah'a ulaşma düşüncesi ve gayretiyle ‘sema' dediğimiz bir dönüş hareketi yaptığını ifade eden Özçakıl, “Hz. Mevlânâ, semayı bir zikir olarak yapmıştır. Allah'a ulaşmanın bir coşkusu vesilesiyle Allah'a ulaşma vasıtası olarak sağdan sola doğru dönmüştür. Mevlânâ'nın zikri ve yaşam düşüncesi, zamanla Mevlevilik tarikatının kurulmasını ve kurumsallaşmasını sağlamıştır. Dolayısıyla Hz. Mevlânâ nasıl Allah'a ulaşma gayreti ve düşüncesiyle sema edip dönmüşse günümüzde yapılan sema ayinleri de aynı düşünceyle yapılan bir zikirdir.” diyor.

‘ÖNEMLİ OLAN DÖNMEK DEĞİL, MANEVÎ HUZURA ERİŞMEK'

Postnişin Özçakıl, sema yapmakta önemli olanın dönmek değil, Hz. Mevlânâ'nın yaşantısındaki huzuru yakalamak olduğunu dile getiriyor: “Sema yapmakta asıl önemli olan dönmek değildir ve çok önem arz etmez. Burada asıl olan, manevî; olarak Mevlevi adap ve erkânına göre, Hz. Mevlânâ'nın yaşantısına göre huzurlu ve rahat yaşamaktır. Ancak bu şekilde sema yapanları izleyenler ondan manevî; olarak feyiz alabilir.”

‘ÖNCE GÖNÜL VERMEK GEREKİR'

Semanın, gerçekte Allah için yapılan bir zikir olduğuna değinen Özçakıl, her yaşta sema yapmanın mümkün olduğunu dile getiriyor: “Sema, bir zikir olarak düşünüldüğünde herkes sema yaparak Allah'a ulaşmak isteyebilir. Bunun bir yaşı olmamakla birlikte, genç yaşlardan itibaren sema eğitimi alınabilir. Ancak birinin sema öğrenmesi için önce buna gönül vermesi, kendini manevî; olarak hazır hissetmesi gerekir. Çünkü sema, önce abdest alarak Allah'a yakın olmak için yapılmış bir harekettir.”

Abdest alıp mestler giyiliyor.

İkinci aşama tennurenin giyilmesi.

Tennurenin etekleri dönerken düzgün açılsın diye beli ip kuşakla büzülüyor.

Bele sarılan siyah kuşağın adı elifî; nemed.

Üste destegül denilen ceket giyiliyor.

Sırada elifî; nemedin kontrol edilmesi var.

Destegül açılmasın diye bağcıklarla tutturuluyor.

Tennure kuşanıldıktan sonra başa sikke, sırta siyah merasim hırkası giyilerek kıyafet tamamlanıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder